Sonbaharı Beklerken: Şehir, Mekân, Ses, İnsan…

Yazın kavuran nefesinden yorgun düşmüş Diyarbakır sokakları, serinliğin ilk fısıltısını bekler gibi susuyor. Güneş, Mardinkapı’dan inerken taşların üzerine ağır bir yorgunluk bırakıyor; sanki surların gölgesi bile artık sonbaharın kanadını arıyor. Beklemek… Diyarbakır’da beklemek, yalnızca bir mevsimi beklemek değildir. Hevsel Bahçeleri’nin yeşilinden ağır ağır düşecek sarı yaprakları, Dicle’nin kıyısında tozlu rüzgârla havalanacak sessizlikleri beklemektir. Bir şehrin ruhuna dokunan o değişimin adıdır sonbahar. Bir çınar ağacından düşen yaprak misali öylesine bir hikâyenin parçalarıyız.

KÜLTÜR SANAT 22.08.2025, 09:25
Sonbaharı Beklerken: Şehir, Mekân, Ses, İnsan…

Ben bu şehri, hep geçiş mevsimlerinde duydum, yaşadım. Şairlerin, dengbejlerin seslerini hep bu mevsimlerde doldurdum kalbime.. Yazın kalabalık ve gürültülü nefesi çekildiğinde, kışın sertliği henüz kapıya dayanmadığında… İşte o arada, sessiz bir aralıkta, Diyarbakır’ın kalbi bana daha çıplak, daha sahici görünür. Sur diplerinde oturan ihtiyarların yüzünde, yılların dökülen yapraklarını görürüm. Çocukların kahkahaları bile daha dingin gelir kulağıma, sanki onlar da mevsimin yavaşlığını içlerine sindirir.

Sonbaharı beklemek, biraz da geçmişin yükünü sırtlamak gibidir. Her düşen yaprak, bir anıyı hatırlatır bana; bazen bir dostun sesi, bazen hiç kapanmayan bir yaranın izi… Dicle’nin üstünde yükselen serinlik, içimdeki sızıya dokunur. Ama işte, o sızı da güzeldir; çünkü insana yaşadığını hatırlatır.

Şimdi, Diyarbakır’ın dar sokaklarından geçerken, taş evlerin pencerelerinde sararmış perdeler dalgalanıyor. Rüzgâr, kapalı avlulardan kokular getiriyor; reyhan, kuru ot, biraz da yanık odun kokusu… Kadınların balkonlarına asılmış kurutulmuş biberler, domatesler, patlıcanlar rüzgârla hışırdıyor, çarşıdan yayılan baharat kokusu taş sokaklara siniyor. Ve ben biliyorum, sonbahar kapıda. Benim şehrimden yeniden bir hayat iniyor sokaklara.

Yavaş yavaş girecek içeri: surların gölgesine, Hevsel Bahçeleri ’ne, Ulu Cami’nin taş avlusuna, Gazi Köşkü’nün balkonuna, Dicle’nin kıyısına… ve bizim kalbimize.

Surların Gölgesinde Tarih ve Sabır

Taşın kalbi bile yorulurmuş derler. Diyarbakır surlarının üzerinde akşamüstü gölgeleri ağırlaşırken bunu hissediyorum. Yazın tozu taşlara sinmiş, güneşin ateşi hala sıcaklığını saklıyor. Ama rüzgârın dokunuşu değişmiş; sanki surların taşlarına “yakında dinleneceksiniz” diyor. Sonbahar, surlarda bir sabır gibi duruyor işte.

Hevsel Bahçelerinde Ellerim Yaz

Toprağın rengini seyrederken fark ettim: sarı yaprak, yeşilin vedasını anlatır. Dicle’ye eğilen kavaklar, suya düşen gölgeleriyle vedalaşıyor. Kuşların sesinde bile bir göç hazırlığı var. Çocuklar Hevsel’de hala oynuyor, ama kahkahalarında bile bir yavaşlama seziyorum; sanki mevsimin ritmini içlerine çekmişler, öylece bekliyorlar.

Ulu Cami’nin Avlusunda Beni Bekle

Taş avluda serinlik dolaşıyor. Yazın kalabalığı çekilmiş, dua edenlerin sesi daha derinden yankılanıyor. Gözlerim yerdeki sararmış yapraklara takılıyor: Sanki her biri, bu şehrin yüzyıllardır düşmüş dualarının izleri. Sonbaharı burada beklemek, biraz da zamana dokunmak gibi. Ulu Cami’nin avlusunda beni bekle yine de.

Gazi Köşkü’nde Rüzgâr Ol

Dicle’ye nazır oturuyorum. Su ağır ağır akıyor, gökyüzü bulutlarla kaplı. Gazi Köşkü’nün balkonundan baktığımda şehrin damarlarını görüyorum; taş, su ve gökyüzü birbirine yaslanmış. Rüzgâr esiyor, incir ağaçlarının dallarını titretiyor. İçimdeki bekleyiş, nehrin akışıyla aynı hizaya geliyor. Biraz Gazi Köşkü ol bu mevsimde.

Eski Mahallelerde Serencam

Dar sokaklardan geçerken taş evlerin kapılarında asılı kurutulmuş biberler ve patlıcanlar dikkatimi çekiyor. Baharat kokusu rüzgâra karışmış. Kadınların balkonlardan sarkan bakışları bile sonbaharı bekliyor gibi. Bu evlerde her eşya, her koku bir hazırlık: kışa, soğuğa, içe dönük günlere hazırlık. Gül yaprakları da kurudu dalında, varsın dikenleri kanatsın ellerimizi.

Dicle Kıyısında Bakışlarımız

Sonbaharı beklerken en çok Dicle anlatıyor her şeyi. Çünkü o hem yazın yangınını taşıdı, hem kışın buzunu taşıyacak. Şimdi ise, sonbaharın gölgesinde sessizce akıyor. Nehir bana hep şunu söyler: “Zaman geçer, sen beklesen de beklemesen de.” Ama yine de beklemek güzeldir; çünkü bekleyişin kendisi de bir tür yolculuktur. Dicle kıyısında bakışlarımız bekler.

Şehrin Sakinleri

Çocuklar, düşen yaprakları toplayıp birbirlerine atıyorlar; sanki mevsimin değişimini ilk onlar fark ediyor. Kahkahaları, yaprak hışırtısıyla iç içe geçiyor.

Surların dibinde oturan ihtiyarların gözlerinde sonbahar zaten hep vardır. Konuştukları her cümle, düşen bir yaprak gibi ağır ve usulca yere iner. Hatıralarını dinlerken büyüdük biz.

Çarşıdaki esnafın sesinde yorgunlukla telaş karışır. Tezgâhlardan yükselen baharat kokusu, kış hazırlıklarının telaşına eşlik eder.

Kadınlar ise balkonlardan sarkan biberlerin, avlulara serilen salçaların arasında mevsimi elleriyle yoğurur. Onların emeğinde sonbahar, evlerin kokusuna, sofraların rengine taşınır. Hem bir ananın sesinden daha büyük bir sevgi var mı ki?

Bir köşede dengbêjler, kışa doğru söylenecek kılamlar için seslerini ısıtır, avazlarını yontarlar. Her ezgide mevsimin hüznü, insanın hüznüyle birleşir. Benim babam bir dengbej avazıydı, kadim.

Otogarda ise sonbahar başka bir yüz taşır. Kimisi gitmeye hazırlanır, kimisi kalmaya. Göçmenlerin gözlerinde puslu bir özlem vardır; çünkü sonbahar, kalmak ile gitmek arasında sıkışmış kalplerin mevsimidir. En son bir otogardan, bir tren istasyonundan uğurlardık kendimizi, gözlerimizi.

Sesler

Rüzgâr, kurutulmuş biberleri çınlatır, taşların arasında ince bir uğultu bırakır.Dicle, ağır ağır akarken derin bir şarkı söyler; zamanın sesini taşır. Çocuk kahkahasına yaprak hışırtısı karışır, şehrin düeti olur ansızın. Ezan sesi, serin havada taşlara daha net çarpar; dengbêjin sesi ise bu çağrıya insanın kalbinden karşılık verir. Ve bütün bunların arasında, en derin olan sessizliktir: surların gölgesinde, Dicle kıyısında, akşamüstü bir anda şehrin sustuğu an… İşte o sessizlik, Diyarbakır’da sonbaharı beklemenin en gerçek şarkısıdır.

Sonbaharı beklemek, yalnızca bir mevsimi beklemek değildir. İnsanın kendi iç yolculuğunu beklemesidir. Gökyüzü daha alçak görünür, bulutlar daha ağır, rüzgâr daha anlamlı… Ve her şey insana şunu söyler:

“Dur, biraz dinlen. Geçmişini ve geleceğini aynı anda düşün.Bir şiirde iki yakanı bir araya getir. ”Diyarbakır’da sonbaharı beklemek, toprağa, suya, taşa ve insana yazılmış sessiz bir duadır. Ve ben biliyorum: Sonbahar geldiğinde bu taş şehir yeniden soluk alacak. Çünkü sonbahar, beklemenin en şiirsel deneyimidir. Ahmed Arif bilenler bunu biliyor.

Sonbaharı Beklerken – Renkler

Taşın Rengi

Diyarbakır taşının siyahı, sonbaharda daha derinleşir. Güneş çekildikçe o siyah taşların arasında paslı turuncular, yanık sarılar belirir. Surların gölgesi, artık yazın sertliğiyle değil, sonbaharın yumuşaklığıyla düşer. Taşın her rengi, şehrin hafızasını biraz daha açığa çıkarır.

Gökyüzünün Rengi

Gökyüzü, yaz boyunca parlak ve yakıcı bir maviyken, sonbaharda puslu bir maviye döner. Akşamüstleri, güneş Mardinkapı’dan inerken kızıllığa boyanır; o kızıllık, surların taşına vurur ve şehre kederli ama şiirsel bir yüz verir. Diyarbakır’ın göğü, sonbaharda sanki insanın ruhunu da renkten renge boyar.

Hevsel’in Rengi

Bahçelerin yeşili sarıya ve kahverengiye dönmeye başlar. Kavakların yaprakları, Dicle’ye doğru eğildikçe sarı bir nehir gibi görünür. Hevsel’de sonbahar, toprağın üzerine serilmiş bir halı gibidir: sarı, yeşil, kahverengi ve turuncunun gölgeleriyle.

Evlerin Rengi

Dar sokaklarda balkonlardan sarkan biberlerin kırmızısı, patlıcanların moru, kurutulan salçaların koyu turuncusu… Bu renkler, Diyarbakır kadınlarının ellerinde mevsimi hazırlar. Evlerin taş duvarlarında asılı o renkler, hem kışın habercisi hem de sonbaharın en canlı yüzüdür.

İnsanların Rengi

Yaşlıların yüzü solgun sarı yapraklara benzer; yılların rengiyle boyanmıştır. Çocukların gözlerinde hâlâ yazın parlak mavisi vardır ama seslerinde artık daha toprak tonlu bir dinginlik vardır. Çarşı esnafının giysileri, tozla ve güneşle yıkanmış kahverengilere döner. İnsanların rengi, sonbaharın sessiz paletinde birer izdir.

Dicle’nin Rengi

Dicle’nin suyu, yazın parlak yeşil-mavisi yerine daha bulanık, daha ağır bir tona bürünür. Sonbaharda nehir, gökyüzündeki pusun rengini alır; griyle karışık yeşil… O suya bakınca insan hem geçmişin hem geleceğin gölgelerini görür.

Baharatın Kokusu

Çarşıya girdiğimde ilk karşılayan koku hep baharat olur. Kimyonun keskinliği, isotun yakıcılığı, zahterin toprağa benzeyen kokusu… Sonbaharda bu kokular daha ağır, daha kalıcıdır. Çünkü kış hazırlıkları başlamıştır; evlere kavanozlar dolar, dükkânların önünde baharat dağları yükselir. Her koku, Diyarbakır’ın hafızasında ayrı bir hikâye taşır.

Kurutmalıkların Kokusu
Sokaklardan geçerken balkonlardan sarkan biberler, patlıcanlar, domatesler… Onların kokusu güneşin altında kurur, rüzgârla savrulur. Bu koku sadece sebzelerin değil, kadınların sabrının da kokusudur. O baharatlı, güneşli koku şehri sarar; adeta her sokak, kışa hazırlığın sessiz bir mutfağına dönüşür.

Odun ve Duman Kokusu

Akşamüstleri taş evlerin bacalarından tüten odun dumanı yayılır havaya. O duman kokusu, şehre kışın habercisi gibi gelir. Çocukken soba yanan evlerde nasıl bir huzur bulunursa, Diyarbakır’ın sonbaharında da o huzuru taşıyan odun kokusu vardır. İnsan o dumanı içine çekince içi ısınır.

Toprağın Kokusu

Hevsel bahçelerine ilk yağmur düşünce toprağın kokusu yükselir. Islak toprak, yaprak ve nehir kokusu birbirine karışır. Bu koku öyle derindir ki, sadece burna değil, insanın kalbine siner. Diyarbakır’da yağmur kokusu, insanın geçmişini de uyandırır; sanki bütün anılar toprağın altından kalkıp havaya karışır.

Meyve ve Şıra Kokusu

Sonbahar aynı zamanda üzümlerin, incirlerin mevsimidir. Bağlarda ezilen üzümlerin şıra kokusu sokaklara yayılır. Kavun, nar, incir… Her meyvenin kokusu, şehre tatlı bir ferahlık taşır. Bu kokular sonbaharı biraz da bayram yerine dönüştürür.


Bazen ise koku yok gibi görünür; ama aslında vardır. Taşın kokusu, surların nemli yüzünde; cami avlusunda serinliğin kokusu; Dicle’nin kıyısında yosunun kokusu… Diyarbakır’da sonbaharı beklerken kokular, görünmeyen bir dize gibi şehri sarar. Bir şehrin ruhuna dokunan o değişimin adıdır sonbahar. Diyarbakır, hep bekleyen bir şehir; en çok umuda...

Ferman SALMIŞ

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
5
kısa süreli hafif yoğunluklu yağmur
Günün Anketi Tümü
2025/2026 Şampiyonu Kim Olur Sizce ?
Namaz Vakti 05 Aralık 2025
İmsak 06:49
Güneş 08:21
Öğle 13:10
İkindi 15:29
Akşam 17:49
Yatsı 19:16
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9