Deniz Baykal: Zülfü'nün lafları beni çok üzdü, geriye bakınca kendime "İyi ki cevap vermeye kalkmadın" diyorum

Hürriyet yazarı Abdulakdir Selvi, bugünkü yazısında eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile yaptığı görüşmeye yer verdi.

POLİTİKA 27.07.2021, 19:41
Deniz Baykal: Zülfü'nün lafları beni çok üzdü, geriye bakınca kendime "İyi ki cevap vermeye kalkmadın" diyorum

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kendisine yönelik, “Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. Bunu çok sefer kendisi de söyledi" diyen eski CHP milletvekili, sanatçı Zülfü Livaneli'nin sözlerine üzüldüğünü söylerken, "'Geriye bakınca kendime ‘İyi ki bir cevap vermeye kalkmadın’ diyorum" dedi. Baykal, Kasım 2002 seçimlerine siyasi yasağı gerekçesiyle giremeyen Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasına verdiği desteğin, bir siyasi pazarlık sonucu olduğu iddialarına da, "Neyin pazarlığını yapacaksın? İnsanların şunu anlaması lazım; kardeşim herkes bir pazarlıkla bir şey yapmaz" dedi. "Yasaklara ve darbelere karşı ilkeli bir duruşa sahip olduğu için Erdoğan’ın yasağının kalkmasına destek verdiğini" söyleyen Baykal, "Al gülüm ver gülüm pazarlığı olmadı" dedi.

Hürriyet yazarı Abdulakdir Selvi, bugünkü yazısında eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile yaptığı görüşmeye yer verdi.

Baykal, “Livaneli sizi aradı mı?” sorusuna, “Hayır hiçbir temas olmadı. Geriye bakınca kendime ‘İyi ki bir cevap vermeye kalkmadın’ diyorum. Çünkü çok kolayca duygusallaşarak insanın içini rahatlatacak laflar da söylenebilir ama şimdi yaşanmışlıkları görünce ‘İyi ki Deniz, hiç konuşmaya girmedin, açmadın’ diyorum" yanıtını verdi. Baykal, “Zülfü Bey adına şaşırdım. Onun bu lafları söylemesi tabii ki beni çok üzdü. Ama inanıyorum onu da çok üzmüştür, üzmüş olmalıdır. Ben onun adına da üzüldüm” ifadelerini kullandı. 

Müzisyen, yazar ve yönetmen Zülfü Livaneli, "Baykal solcu muydu! Hiçbir alakası yok. Tipik bir Sünni, sağcı, Ankara politikacısıdır Baykal. Baykal pekâlâ DYP’de, ANAP’ta, DP’de görev yapabilirdi ve çok daha başarılı olurdu. Deniz Baykal Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. CHP’nin Baykal gerçeğiyle hesaplaşması şart" dedi. 

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in Korkmaz Karaca ve Deniz Baykal'la ilgili iddialarının ardından Zülfü Livaneli'nin Deniz Baykal’ın 2002 yılında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’la Beylerbeyi’ndeki bir otelde yaptığı anlaşmaya dair 2007 yılında yazdığı yazı bir kez daha gündeme geldi.

Gazeteci İrfan Aktan'ın Gazete Duvar'da yayınlanan söyleşisinde Livaneli, CHP’nin Baykal gerçeğiyle hesaplaşması şart olduğunu söyledi.

"Baykal solcu muydu! Hiçbir alakası yok. Tipik bir Sünni, sağcı, Ankara politikacısıdır Baykal. Baykal pekâlâ DYP’de, ANAP’ta, DP’de görev yapabilirdi ve çok daha başarılı olurdu" diyen Livaneli, İrfan Aktan'ın  "Baykal’ın sola bakışı nedir peki?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Deniz Baykal Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. Bunu çok sefer kendisi de söyledi, basında çıktı. Bakın, Ecevit’i Robert Kolej’den bulup getirdikleri gibi, DYP’nin başına da yine Robert Kolejli Tansu Çiller’i getirdiler. Erdal İnönü; rahmetlinin solla ne ilgisi vardı? Erdal Bey devlete güvenen biridir. Çünkü babası İsmet Paşa’dır; devletin içinde, köşkte büyümüştür. Onun için 2 Temmuz’da Sivas’ta arkadaşlarımız otelden telefon açıp “Bizi yakıyorlar” dediklerinde, Sivas Valisi de “Hayır efendim, öyle bir şey yok” dediğinde, valiye güvenmiştir. Sol gelenekten gelen biri olsa, valiye mi, “Bizi yakıyorlar” diyen aydınlara mı güvenirdi?"

Livaneli'nin yanıtları özetle şöyle:

Ecevit, Baykal gibi isimler olmasa, solun kaderi değişir miydi?

Ecevit de, Baykal da partilerinin başına solcular belediyelerde, hükümette iktidar olamasın diye getirildiler. Solun başını bağlayan, yolunu şaşırtan insanlar bunlar. Ecevit, Fethullah Gülen teşkilatıyla yan yana geldi, onlara kontenjan verdi, her türlü olanağı sundu. Cemaati devlete ilk yerleştiren Tayyip Erdoğan değil, Bülent Ecevit’tir. Uzun lafın kısası, Ecevit, Baykal gibi insanlar sol filan değil, soldan hoşlanmayan, tipik Türk milliyetçileridir.

Peki 2002 yılında neden Baykal’ın CHP’sinden milletvekili oldunuz?

Baykal o zaman bana ısrar ettiğinde, bir grup arkadaşla birlikte kendisine bazı şartlar sunduk. Bunlardan bir tanesi Türkiye’nin en kısa sürede AB çatısı altına girmesi ve sorunların AB ilkeleri çerçevesinde çözümü için çalışma yapılması yönündeydi. Baykal’a “Bunda tamam mıyız” dedik, “Tamamız” dedi. Kürtçe televizyon ve radyo, o zaman yoktu, “Bunda tamam mıyız”, “Tamamız” dedi. Anadil meselesinde hakeza. İşçi sınıfı hakları dâhil pek çok şartı daha önüne sürdük ve hepsine “Tamam” dedi.

Sonra ne oldu?

2002 seçimleri olup bitti ve birdenbire Baykal, sanki bu şartlarda hiç anlaşmamışız gibi davranmaya başladı. Biliyorsunuz o seçimde bütün partiler baraj altı kalmıştı ve bir tek CHP ile AKP çıkmıştı. Baykal bütün sol partilerin elendiği bu ikili yapıdan son derece mutluydu. Çünkü artık muhalefet kendisi açısından dikensiz gül bahçesiydi.


Sedat Peker’in Baykal-Korkmaz Karaca ilişkisine dair iddiaları üzerine sizin 25 Temmuz 2007 tarihli yazınız tekrar gündeme geldi. Söz konusu yazıda Baykal’la 2002 yılında yaptığınız bir görüşmeden söz ediyor, Baykal’ın milletvekili olamayan Erdoğan’ın önünü açabilmek için kendisiyle Beylerbeyi’nde gizli bir anlaşma yaptığını söylüyorsunuz. Bu nasıl bir anlaşmaydı?

Bu son iddiaları duyunca ben hiç bulaşmak istemedim. Zaten 14 yıl önceki yazıyı da başkaları çıkarıp dolaşıma sokmuş. Sosyal medya öyle berbat bir şey ki, “Aklın başına yeni mi geldi?” diye soruyorlar. Yahu yazı zaten 14 yıl öncesine ait! Beni pek çok gazeteci de aradı ama siz hariç kimseye konuşmadım. Çünkü karmakarışık bir ortam söz konusu. Evet, Baykal 2002 seçimlerinden sonra Erdoğan’la görüşmüş, anlaşmış. Erdoğan kendisine muhtemelen “Seni cumhurbaşkanı yapacağım” demiş. Birileri bugün bile çıkıp diyor ki, “O, Baykal’ın en sağlam hareketidir.” Niye? “Çünkü partisi seçimden birinci çıkmış Erdoğan’ın Meclis’e girmek hakkıydı.” Fakat burada esas mesele şudur: 2002 seçimlerinden önce CHP halka milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırma sözü vermişti. Çünkü milletvekili olmak akçalı suçlarda dokunulmazlık zırhına erişmek demekti. Elbette partisi birinci çıkmış Erdoğan veya herhangi biri seçilip Meclis’e girebilmeli ama dokunulmazlık da kalkmalıydı.

Erdoğan hakkındaki davalar nelerdi?

Belediye başkanlığı döneminden gelen davalar vardı. Dolayısıyla Baykal’ın yaptığı anlaşma Erdoğan’a atılmış can simidiydi. Bir hukukçu olarak Sezer’in uyarısı da bu yöndeydi. Kendisi de bir hukukçu olan Baykal, bile bile bu operasyona imza atarak o dönem Erdoğan’ın dokunulmazlık zırhı kazanmasını sağladı.

Ahmet Necdet Sezer’le bu konuyu siz mi görüşmüştünüz?

Evet. Sayın Sezer, Erdoğan’ın milletvekili olmadan başbakan olma önerisini reddetmişti. Dolayısıyla Erdoğan’ın başbakan olabilmesi için milletvekili seçilmesi şarttı.

Sezer’in görüşlerini Baykal’a ilettiniz mi?

Tabii, Mehmet Sevigen’in evindeki gayet gergin geçen bir buluşmada ben ilettim kendisine. O görüşmenin şu anda yaşayan şahitleri de var. Partinin ileri gelenlerinin olduğu o buluşmada benim haricimde kimse konuşmadı. Baykal’a, “Demokrasinin gereğiyse, tamam, Erdoğan’ın önü açılsın ama bu dokunulmazlıklar ne olacak? Niye dokunulmazlıkları kaldırmadan bunu yapıyoruz biz?” diye sordum.

Baykal’ın yanıtı ne oldu?

Erdoğan’la şahsi çıkarları için o kadar net bir anlaşma yapmıştı ki; bırakın kapalı görüşmeyi, Meclis grubunda bas bas bağırarak “Tayyip’i kurtarıyor diyorlar, evet kurtarıyorum; var mı itirazı olan?” dedi. Biz de saf saf ilkelerden dem vuruyoruz. Ne ilkesi yahu; hiçbir şey kalmamış!

2002 yılında Beylerbeyi’nde yapılan görüşmede Erdoğan’ın Baykal’a cumhurbaşkanlığı sözü verdiğine dair kanıt var mı?

Hayır, ama o görüşmenin yapıldığını kesin olarak biliyorum. Zaten o zaman da açıkladığımda Baykal önce inkâr etti. Daha sonra kendisini o görüşmeye hangi milletvekilinin arabasıyla götürdüğü gibi ayrıntılar ortaya çıkınca inkârdan vazgeçip “Biz Irak meselesini konuştuk” demeye başladı. Beylerbeyi’nde bir balıkçı lokantasının üstündeki otelin odasına çıkıp Irak meselesi görüşülmüşmüş! (Gülüyor).

O görüşmenin tanıklarının kim olduğunu biliyor musunuz?

Buluşmanın tanıklarını biliyorum ama görüşme baş başa yapılıyor. Yani Erdoğan-Baykal arasında neler konuşulduğuna tanık olan kimse yok. Ama o görüşmeye Baykal’ı götüren, beraber giden tanıklar var.

Deniz Baykal’la ilgili son günlerde ortaya çıkan iddialar vahim ama sizin 2002’ye dair anlattıklarınız bile, CHP’nin Baykal’la yüzleşmesini, hesaplaşmasını zaruri kılmıyor mu? AKP kirli ilişkileri ifşa olan mensuplarını muhafaza ederken CHP’nin de benzer bir tutum alması ne anlama gelir?

Kesinlikle, CHP’nin Baykal gerçeğiyle hesaplaşması şart. Hasta bir kişiyle değil, bir zihniyetle hesaplaşılmalı. Fakat CHP içinde o kadar zor dengeler var ki. İstifa ettiğimde bazı arkadaşlar “Niye bırakıp gidiyorsun” dediklerinde, “Yok yok, ben dayanamayacağım” dedim. Çok da iyi ettim. Kemal Bey’i de o zamanlardan tanıyorum, dürüst bir arkadaşım. Ne diyeyim, Allah kolaylık versin kendisine de. İşi çok zor. Bu zorluklara rağmen son seçimlerde 11 büyük şehrin alınmasını sağlayacak bir başarı elde etti. Her türlü saldırıya, suikast girişimlerine, hakaretlere, içerden-dışarıdan çelmelere rağmen mücadelesinde gösterdiği soğukkanlılık takdiri hak ediyor.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
15
açık
Günün Anketi Tümü
Ali Koç mu? Aziz Yıldırım mı?
Ali Koç mu? Aziz Yıldırım mı?
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:38
Güneş 06:12
Öğle 13:08
İkindi 16:53
Akşam 19:55
Yatsı 21:22
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 33 51
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Manisa FK 31 36
12. Keçiörengücü 30 36
13. Şanlıurfaspor 30 34
14. Ümraniye 30 34
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 31 14