KÜLTÜRÜN ÖZNESİ VE NESNESİ OLARAK İNSAN

“İnsanlar benzerler, çünkü kültürleri benzer, İnsanlar benzemezler, çünkü kültürleri farklıdır; İnsanlar değişirler, çünkü kültürleri değişmektedir.”

HABERDE İNSAN 26.07.2023, 08:12 26.07.2023, 08:23
KÜLTÜRÜN ÖZNESİ VE NESNESİ OLARAK İNSAN

İnsan kültürün inşa edicisi olarak ÖZNE; Kültürün kalıpları içinde hareket ederek NESNE, kültürü yeniden inşa ederek değişimin de lokomotif gücü olarak varlık göstermektedir. Değişim kültürü, kültür insanı, insan değişimi ve kültürü etkiler. Kültürün kuşatıcı gücü, bütün dünyada etkilidir; davranış biçimlerinden

Kavramsal Çerçeve
Kültür kelimesi Latince ”ekmek, ekilebilir hale getirmek” anlamına gelen uzak kök ”colere” sözcüğünden ”cultura” ve ”cultus” (ziraat, yetiştirmek, imar, bitkilendirme ve işlenilebilir toprağın işlenmesi) yakın kök olarak türemiştir. Tarımla ilgili olan tüm bu kullanımların ortak noktası doğal olarak, insan eli değmeden oluşan şeylerin aksine, biçimlenerek meydana getirilmiş yani ”insan tarafından yapılmış olanı” nitelemesidir.”

”Colere” sözcüğünden yakın kök “cultura” olarak türemiştir. Sonrasında bu anlamlar ayrılmış ve ”ikamet” anlamına gelen ”colonus” kelimesinden ”colony”, ”ibadetle onurlandırmak” anlamına gelen ”cultus” kelimesinden ”cult”a dönüşmüştür. Kültür ilk kullanımlarının tümünde bir sürecin adıydı: bir şeyin özellikle ekinler ve hayvanların bakımı, anlamlarına gelmekteydi. Aslında insanın hayvancılık ve tarım ile başlayan serüveni içine bu yaşam biçimini alarak, kendi yaşam biçimini de olgunlaştırdı.

Modern Zamanlarda Kültür 

Kavramlar zamanla değişime uğrar; tıpkı insan ve yaşam gibi…

Kültür kelimesi yaşamın ritmi içinde, zaman yolculuğundaki hız durumuna göre günlük dilde o kadar farklı anlamlar, konseptler ve bağlamlarda kullanılmakta ki, bu hem bir anlam genişlemesi hem de bir anlam kaybı halini almış durumdadır. Değişim bazen bir şeyler vazgeçmek, yeni şeyler için vize vermek anlamına geliyor. Kimileyin, bir sentez olarak eskiyi yeni ile buluşturan bir kültürel köprü görevini görüyor.

“Kültür hem deyimsel olarak kullanılırken hem de bu kelimeden sayısız kelime türetilmiştir. Yaşam departmanları çeşitlendikçe kültürel çeşitlilik de kendini belli ediyor. Gastronomi, folklor, tartışma kültürü, çalışma kültürü, eğlenme kültürü…”

Bilindiği gibi literatürde kültür çok farklı biçimlerde tanımlanmış, ancak tek bir tanım üstünde herhangi bir anlaşmaya varılamamıştır. Belki de kültür kavramının genişleyen anlam yelpazesi böyle bir tanımı neredeyse imkânsız kılmaktadır.

  • Kültür, bir toplumun ya da bütün toplumların birikimli uygarlığıdır.
  • Kültür, belli bir toplumun kendisidir.
  • Kültür, bir dizi sosyal süreçlerin bileşkesidir.
  • Kültür, bir insan ve toplum kuramıdır.
  • Kültür, insanın ürettiklerinin toplamıdır.
  • Kültür, insansal yaşam biçimidir.

Kimi kültür tanımları içerikleri açısından çok genel olduğu için tam olarak anlaşılamamaktadır. Yine de bu tanım demeti bizlere kültür konusunda değişik fikirler vermekte ve çerçevenin genişliği konusunda uyarmaktadır.

Pek çok sosyoloji ve antropoloji okulunun kültür tanımına kaynaklık eden ve bu bakımdan bir klasik olarak kabul edilen Taylor’ın tanımı ise şöyledir: “Kültür ya da uygarlık, bir toplumun üyesi olarak, insanoğlunun öğrendiği (kazandığı) bilgi, sanat, gelenek-görenek vb. yetenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür.” Kültür birçok bilgi ve bilim disiplininin uğraş alanına girdiği için böylesi tanımların daha belirleyici olduğu söylenebilir.

Alman düşünür Voltaire’e göre kültür: “Aklın bazı fakültelerinin amaca elverişli düşünsel çalışma ve pratiklerle geliştirilmesidir.”  Öyle anlaşılıyor ki insan ve kültür kavramları benzer renkli ve çok yönlü özellikler içeriyor.

“İnsan başlangıçta hayatını idame etmek için doğada çeşitli araçlar, gereçler üretmiştir. Zamanla yaşam alanına ticaret gibi yeni etkileşim alanları eklenmiştir. Derken insanın zevkleri, hoşlandıkları konulara ilişkin sanatsal faaliyetler artmıştır. İnsan, mutluluğunu ve mutsuzluğunu sanat yoluyla dışa vurmuştur. Sanat, kültürel üretimin en üst biçimidir.”

Kültürün kimlik kodlarıyla da sıkı bir bağlantısı vardır. İnsanın kendini algılaması, başka bir deyişle ‘Neyim?’ ve ‘Kimim?’ sorularına yanıt olarak ortaya koyduğu düşünce, tarihsel süreçte toplumsal kültür benliğinin belirlemesi altında olmaktadır. Kültür için ortam, çevre ya da mekânsal yaklaşım yanında, geçmiş, şimdi ve gelecek olarak zamansal bir yaklaşım da gereklidir. Çünkü tarihsel süreç, toplum belleği ya da kimlik sürekliliği sağlaması bakımından yaşamsal önem taşımaktadır.
Kültür, toplumların ortak dili olarak da düşünülebilir; kendilerini ifade ettikleri yegâne formlardır.  Toplumlar, geçmişten gelen kültürel birikimleri, şimdiki zamandaki diğer kültürlerle etkileşimleri ve gelecek zaman için ortak umutlar ve hedefleri bünyesinde barındırır. Bütün bunlar o toplum bireylerini birbirine bağlı kılar. Ortak bellek, ortak eylem ve ortak amaç birliği olarak kültür, toplumsal kaynaşma aracı niteliğinde görünmektedir. Sözlü kültürle başlayan edebiyat gibi kültürel, sanatsal formlar içinde toplumların yaşam biçimlerine ilişkin birçok bilgiyi, dramı, trajediyi barındırır. Aidiyet bütün bunlarla bir diyalog kurmaktır. Toplumların kültürel üretimleri sanatsal yapıt, dinsel kurumlar, törel sözleşme, hukuksal düzenleme, siyasal yapılanma, felsefi görüşler gibi biçimler altında toplum belleğinde ve ayrıca alışkanlık, inanç ve bilinç olarak da bireysel bellekte biriktirilir.

Tarihsel süreçte, kültürel çeşitlilik özellikle küresel çağda daha görünür hâle gelmesine karşın gezegenimizin bu zenginliği giderek azalma eğilimindedir; habitatların bozulması, iklim krizi, su yoksulluğu, tarım arazilerinin özelliklerini yitirmeleri, devasa orman yangınları, göçler bu süreci tetiklemektedir.

Bir somut kültürü tanımlayabilmek için, onun diğer kültürlerden özgül ayrımını ortaya koymak gerekir. Bunu yaparken, o kültürün, etnisite, din, dil, sanat, töre, felsefe, yönetim biçimi, üretim biçimi, üretim araçları ve üretim ilişkilerini göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Bunlar kültür olgusunun temel taşlarıdır. Bir toplumun kültürel dinamikleri, o toplumun kültürünün değişip dönüşmesini sağlar. Bu dinamikler daha çok üretim biçimi, sanat, düşünce ve yönetim ile ilgili dinamiklerdir. Zihinsel değişim bir dizi faktörün değişimini ve harekete geçmesini gerektirir. Bu faktörlerin senkronize olması kültürel değişimi sağlayabilir.

Kültür ve uygarlık kavramları ilişkili olmalarına karşın, özellikleri farklıdır: Kültür, somut bir yaşam biçimi olarak, daha çok ‘yerel’ bir özellik taşımaktadır. Oysa uygarlık, farklı yerel kültürlerden üretilmiş birtakım ‘evrensel değerlerin’ oluşturduğu alandır.

“Diğer bir ifadeyle kültürler farklı toplumların, uygarlık ise insanlığın ortak değeridir. Nihayetinde insan ve insanlık güçlü paydalardan oluşmaktadır. Uygarlık insan merkezli bir sürece evirildiğinde, dünya daha yaşanılabilir bir gezegen hâline gelebilir. “

Kültüre İlişkin Toplumsal Değişim Dinamikleri

  • Kültürlenme

Kültürlenme (enculturation), ya da edilgen biçimiyle kültürlenme, bireylerin içinde yaşadıkları kültürün gerekliliklerini öğrendikleri, davranış normları ve değer yargılarını edindikleri süreçtir. Bu süreçte bireyi biçimlendiren, sınırlandıran ya da yönlendiren etkiler ebeveynler, diğer yetişkinler ve yaşıtlardan oluşur. Kültürlenme başarılı olursa dilde, değer yargılarında ve mantıksal ritüellerinde yeterlikle sonuçlanır.

  • Kültürleşme

Kültürleşmenin toplumsallaşma ile ilişkisi vardır. Kimi akademik alanlarda toplumsallaşma, bireyin kasıtlı biçimlendirilmesi anlamına gelir. Kimi alanlardaysa toplumsallaşma sözcüğü hem kasıtlı hem resmi olmayan kültürlenmeyi kapsar. Kültürleşme, yeni bir toplumsal habitat ortamında gelişebilir. Sığınma, göç vb. hareketlilikler çeşitli ülkelerde kültürleşme hareketliliğini

  • Kültür Aktarmacılığı

Kültürel etkileşim kaçınılmazdır. Bu yönüyle kültür, bir eğitim konusudur. Eğitimin kültür üzerindeki etkisi iki temel yönde oluşmaktadır. Birincisi rıza dışı yöntemlerdir ki bunlar modern dünyada pek kabul gören yöntemler değildir; ; ikincisi ise rızaya dayalı, demokratik ve rasyonel olma gibi insanca olan yöntemlerdir. İkinci yöntem: ezbere dayanmayan, aktarımcılığın yanında katılımcılığı ve üretkenliği esas alan, geliştirici bir yöntemdir.

Dünya, bir kültürler atlasıdır

İnsanoğlu; yaşadığı coğrafyanın özelliklerini, iklimini, sosyolojisini, tarihini yansıtır. Coğrafi değişkenlik bütün kültürler üzerinde belirgindir. Mimari, yemek, gelenek ve görenekler, eğlenceler, yaslar rengini coğrafyadan alır. İnanç sistemleri, tarihsel bellek, habitat gibi faktörler bu çeşitliliğin zenginliğindeki etmenlerdir.

“Dünya bir kültürler harmonisidir. Harmoni matematikte, teknikte, Felsefede, Psikolojide, mantık terimi olarak uyum; bir bütünün parçaları arasındaki uygunluk diye tanımlanıyor. Kültürel çatışma yerine, uyum ve zenginlik hoşgörüsü baskındır. İnsan, ikincisine yakındır.”

 “Bugün bir doğunun, batının, güneyin yemek kültürü ile Karadeniz’in yemek kültürü, giyim tarzı, eğlence tarzı, gelenek ve görenekleri aynı değilse, bir Fransızın, bir Çinlinin bir Osmanlının, bir Hintlinin yemek kültürü ve mutfağı, yaşayış biçimi aynı değildir. Aynı şekilde bir Japon’un evlenme ve evlilik töreni ile bir Amerikalının ki aynı değildir. Yine bir Budist ya da Hintlinin ölüsüne yaptığı merasimle bir Arabın yaptığı merasim farklıdır. Bir Osmanlı mimarisi ile bir Bizans mimarisi farklı olduğu gibi, bir Kızılderili’nin çadırını yapma biçimi ile bir Eskimo’nunki farklıdır.”

Coğrafyanın yapı malzemesi mimaride kullanılmaktadır ve mimari doğanın zenginliğine göre biçimlenmektedir. Örneğin Artvin’in yan yana bulunan iki yaylasında bunun izlerini görmek mümkündür: Şavşat’ın bir yaylasında evler tamamen ağaç kullanılarak yapılmışken, iyice çorak ve dağlık arazi olan Ardahan yaylasında evler taştan ya da kerpiçtendir. Diyarbakır’da, eski geleneksel evlerde kerpiç ve bazalt taşı kullanılmıştır. Yazın serinlik, kışın sıcaklık sağlayan bu malzeme, mimarinin yapıtaşı konumundayken, son elli yılda mimaride ayrı bir süreç başlamıştır. Bugünkü betonarme yapılar kültürel anlamda bir yabancılaşmadır. 

Kerpiç, duvar örmek için kullanılmak üzere tahta kalıplara dökülerek güneşte kurutulmuş balçık. Kerpiç, daha çok köy evlerinin yapımında kullanılır. Hem iktisadi bakımdan ucuz, hem de kışın sıcak tuttuğu için tercih edilir. Bir çeşit pişirilmemiş tuğla gibidir. Köy evlerinin rahatlığı bundan kaynaklanır.

Bazalt yüksek çekme dayanımına, iyi yorulma direncine ve yüksek e modülüne sahiptir. Kimyasal olarak alkaliye ve asitlere karşı dayanıklıdır. Termal iletkenliği yüksektir, elektromanyetik dayanıklıdır ve herhangi bir kanserojen risk bulundurmaz. Ayrıca çevresel risk içermez, bu özelliği ile çevre dostu bir madendir. Ayrıca taşın solunum yapma özelliği vardır.

Ahşap evlerin yararları arasında çevre dostu özellikleri ilk olarak öne çıkmaktadır. Yapı malzemesi ahşap olduğu için doğayla uyumlu olmakta ve çevreye zarar vermemektedir. Ayrıca ahşap yapısal olarak CO2 emilimi de sağlar ve böylece ahşap çok düşük karbon ayak izine sahip olmaktadır.

Sadece mimarideki kültürel dokunun günümüzde dejenere olması, insanın kendine ve coğrafyasına olan yabancılaşmasını anlatmak için yeterlidir. Öte yandan kültür havzalarının da popüler eğilimler nedeniyle bozulduğunu ifade etmekte yarar var.

“Gezegenimizdeki su kıtlığı, orman yangınları, hava kirliliği, tüketim histerisi, kültürel yıkımı da tetiklemektedir. İnsanın, kendisiyle ve doğayla, gezegenle yeniden iletişim kurması gerekir. Oluşan bu devasa sorunlar karşısında yeni bir kültür politikası üretmek zorundadır.”

Bununla birlikte; Isparta’da gül toplayıcılığı ve bir dizi gül ürününün ortaya çıkmasına neden olan gül suyu, gül reçeli, gül lokması gül kültürü; Doğu Karadeniz’de çay toplayıcılığı ve çay türleri, çay demleme biçimleri, çay üzerine söylenen türküler çay kültürü; Diyarbakır’da buğday ekimi ve hasadı; buğdaydan yapılma yüzlerce ürün çeşidi, buğday üzerine yakılmış maniler, söylenen türküler, buğday kültürü coğrafyanın insanı etkileme örneklerini oluşturur…

Kültür Endüstrisi

Kültürel üretimi sonucu ortaya çıkan kültürel, sanatsal ürünlerin metalaşmış ve bir piyasa ürünü haline getirilmiş biçimleri Kültür Endüstrisi olarak adlandırılmaktadır. Kültürün metalaşması, insanın her türlü üretimi ticarileştirmesi tartışma konusu olmuştur. Çünkü kültürün ortaya çıkış refleksi, bir endüstri oluşturma iddiasını içirmez. Edebiyat, müzik, sinema, tiyatro, televizyon dizileri, belgeseller öncelikle kültürel bir iklim ve insani bir varoluş biçimi olarak ortaya çıkmalarına karşın, zamanla bu sanatsal, kültürel türler endüstri meta ürün olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

Frankfurt Okulu’nun, özellikle Horkheimer ve Adorno tarafından geliştirilen ve kullanılan ve Okul'un genel yaklaşımını ifade ana kavramlardan birisi de “Kültür Endüstrisi’dir. Kültürel, sanatsa faaliyet bir üst yapı etkinliği olarak görülse de üretim ilişkileri ile kültürel faaliyetler arasında bir kaynaşma ortaya çıkmıştır. Kuşatıcı ticarileştirme furyası, bu alanı da etkilemişe benziyor.

Kültürün yeniden üretimi ve meta olarak meşrulaştırılması, bu endüstri türünün genel geçer kabulünü artırmıştır. Felsefi, düşünsel açıdan “kavram arkeolojisi”  yapılarak böylece yeni bir ekonomik-toplumsal-siyasal gerçekliğin eleştirel değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Kültürün bir tüketim ürününe dönüşmesi, beraberinde sanatsal eleştiriler de doğurmuştur. Kültürel metaların ideolojik kimi kodları da yaygınlaştırdığı fikri kimi çevrelerce kabul görmektedir. Popüler kültür, kitle kültürü, egemen kültür, yüksek kültür, pop kültürü, Postmodern zamanlarda da kategorik olarak dillendirilmektedir.

“Kültür endüstrisinin insanın bir yabancılaşma süreci yaşadığını göstermektedir. İnsan ve kültür bütünlüğü insani özellikler ışığında yeniden değerlendirilmelidir. Özellikle tüketim kültürünün sınırsız şekilde yaygınlaşmış olması aynı zamanda insanın doğaya da ciddi zarar verdiğini göstermektedir.”

Dünya, kültürel birikimiyle, renkleriyle insanın güzel yönlerini kuşandıkça güzeldir. Kültürel çoraklaşma insana ilişkin birikimi de azaltacaktır. Bu nedenle, dünyadaki kültür varlığını korumak, yerel kültürleri desteklemek ve yaşatmak, kültür habitatını korumak 21. Yüzyılda daha da önem kazanmaktadır.

Ferman Salmış 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
15
açık
Günün Anketi Tümü
Ali Koç mu? Aziz Yıldırım mı?
Ali Koç mu? Aziz Yıldırım mı?
Namaz Vakti 09 Mayıs 2024
İmsak 04:02
Güneş 05:45
Öğle 13:06
İkindi 16:59
Akşam 20:16
Yatsı 21:52
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 35 90
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 35 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 35 37
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 35 33
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 35 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 36 43
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17