İran, Süleymani ve Fahrizade suikastlarının ardından nükleer faaliyetlerini hızlandırdı

Son bir yılda eski ABD Başkanı Donald Trump'ın politikaları ve İsrail'in ardında olduğu söylenen suikast ve sabotajlar zinciri, İran'da ılımlı ve reformist kanadın Batı ile itidali önceleyen söylemlerini etkisizleştirdi.

GÜNDEM 18.04.2021, 13:50 18.04.2021, 13:52
İran, Süleymani ve Fahrizade suikastlarının ardından nükleer faaliyetlerini hızlandırdı

İran ve nükleer anlaşmanın tarafları, Viyana'da anlaşmayı kurtarmak için belki de son kozlarını oynarken İran'ın uranyum zenginleştirme tesisine düzenlenen sabotaj, ılımlı kimliğiyle bilinen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin hükümetini nükleer program konusunda sertlik yanlısı muhafazakarların taleplerine teslim olmaya itiyor.

Son bir yılda eski ABD Başkanı Donald Trump'ın politikaları ve İsrail'in ardında olduğu söylenen suikast ve sabotajlar zinciri, ılımlı ve reformist kanadın Batı ile itidali önceleyen söylemlerini etkisizleştirdi.

Reformist ve ılımlıların desteklediği Cumhurbaşkanı Ruhani'nin tersine Batı ile mesafeli politikaları destekleyen ve ABD ile uzlaşıya, Ruhani kanadının "siyasi kazanç" elde etmemesi için en azından haziranda yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar pek sıcak bakmayan muhafazakarların ülkedeki etkisi göz önüne alındığında nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması kolay görünmüyor.

Biden'ın Başkan Yardımcısı olduğu dönemde imzalanan ve iki ülke arasındaki düşmanlıkları sona erdirme vaadini de taşıyan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) şeklinde adlandırılan nükleer anlaşma, uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer programını önemli ölçüde kısıtlarken diyaloğun da kısmen genişlemesine katkı sağladı.

Eski Başkan Barack Obama ile bir nebze düzelen kırılgan ABD-İran ilişkileri, Donald Trump'ın göreve gelmesiyle farklı bir yola girdi. Bu dönemde İran'a yönelik suikastlar ve sabotajlar zinciri neticesinde reformist ve ılımlı kesimler muhafazakarlara karşı siyasi üstünlüklerini kaybetmeye başladı.

Ruhani hükümeti, daha önce muhafazakarların uranyum zenginleştirme seviyesini yüzde 20'ye çıkarma taleplerine dahi nükleer anlaşmayı koruma ve Batı ile diplomasi kapısını açık tutabilme çabasıyla karşı çıkarken nükleer tesise sabotajın ardından bu seviyeyi yüzde 60'a kadar çıkardı.

İran, Süleymani ve Fahrizade suikastlarının ardından nükleer faaliyetlerini hızlandırdı

İran'a yönelik baskılar her seferinde muhafazakarların daha etkin hale gelmesine ve hükümeti onların politikalarını uygulamaya zorladı.

Buna en büyük örnek, ABD'nin 3 Ocak 2020'de Kasım Süleymani'yi öldürmesi daha sonra 27 Kasım 2020'de nükleer bilimci Muhsin Fahrizade'ye yönelik suikastlar gösterilebilir.

Süleymani suikastı sonrasında İran nükleer anlaşmadaki taahhütlerini tamamen durdurdu. Fahrizade suikastının ardından ise daha önce muhafazakarlar tarafından Meclise getirilen ancak kabul edilmeyen nükleer faaliyetleri hızlandırmayı öngören yasa tasarısı tekrar gündeme getirildi ve Ruhani hükümetinin şiddetle karşı çıkmasına rağmen yasalaşarak, uygulandı.

Natanz'daki nükleer tesise yapılan son saldırı ve ardından İran’ın uranyumu zenginleştirme seviyesini tarihinin en yüksek seviyelerine çıkarma kararı, Trump döneminde ortadan kalkmanın eşiğine gelen nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılmasının kolay olmayacağı endişelerini de beraberinde getirdi.

Natanz'daki tesise bir yıl içinde iki sabotaj

Natanz kentinde yer alan ülkenin en büyük uranyum zenginleştirme tesisi olarak bilinen Şehid Ahmedi Ruşen Nükleer Merkezi'ne 11 Nisan’da düzenlenen sabotaj sonrasında da hükümet birkaç ay öncesine kadar karşı çıktığı adımları atmak zorunda kaldı.

İranlı yetkililer sabotajın arkasında İsrail’in olduğuna dair güçlü işaretler olduğunu açıkladı.

Natanz'daki uranyum zenginleştirme tesisi, 2 Temmuz 2020'de de tesisteki gelişmiş santrifüjlerin hedef alındığı sabotaj saldırısına maruz kaldı. Saldırının ardından İran, tesisteki santrifüj salonlarını yerin 50 metre altına taşıdı.

Buna rağmen saldırının gerçekleşmesi 27 Kasım 2020'de nükleer bilimci Muhsin Fahrizade'nin öldürülmesi sonrasında zirveye çıkan ve hükümete bağlı İstihbarat Bakanlığını hedef alan istihbarat zafiyeti tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Muhafazakarlar hükümete bağlı İstihbarat Bakanlığını suçluyor

Saldırıdan sonra devlet televizyonunda konuşan Meclis Araştırma Merkezi Başkanı ve eski Devrim Muhafızları Ordusu mensuplarından Ali Rıza Zakani, İstihbarat Bakanlığını eleştirerek İran'ın bir "casus cenneti" haline geldiğini söyledi.

Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri ve eski Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Muhsin Rızai de saldırının ardından ülkenin son 10 yıldır "güvenlik kirliliğine" maruz kaldığını güvenlik bürokrasisinin ciddi bir revizyona ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Muhafazakar çizgideki medya organlarında da istihbarat zafiyeti konu edilerek, istihbarat birimlerinin casusluk faaliyetlerini ve sabotaj girişimlerini tespit etmede yetersiz kaldığı yorumları yapıldı. Bu söylemlerin ardında Devrim Muhafızları Ordusu İstihbarat Teşkilatı ile İstihbarat Bakanlığı arasında zaman zaman karşılıklı suçlamalara varan rekabetin de payı vardı.

Başından beri nükleer anlaşmaya mesafeli duran muhafazakar kesimler olayın ardından hükümete Viyana'daki nükleer görüşmeleri sonlandırma ve uranyum zenginleştirme seviyesini en az yüzde 60'a çıkarma çağrısında bulundu.

Muhafazakar kanattan gelen ateşli çağrılara rağmen hükümetin ilk resmi tepkisi, İran'ın sakinliğini koruyacağı ve Viyana'da devam eden nükleer müzakereleri sürdürmeye karar verdiği şeklinde oldu.

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, saldırıyı "nükleer terörizm" şeklinde kınarken Sözcü Behruz Kemalvendi de aynı gün olayın can kaybına veya radyoaktif serpintiye neden olmadığını duyurdu.

İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii ise 13 Nisan'da düzenlediği basın toplantısında Natanz'daki sabotaja tepki olarak Tahran’ın nükleer görüşmelerle ilgili duruşunu değiştirebileceğine dair endişeleri reddederek, "İran’ın, İsrail’in kışkırtıcı operasyonunun tuzağına düşmeyeceğini ve saldırıya yanıtı uygun zamanda İsrail'in içerisinde vereceklerini" söyledi. Rebii ayrıca tesisteki zararın kısa sürede onarılacağını savundu.

Hükümete saldırı sonrasında daha sert tutum alması yönündeki baskılar, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, istişarelerde bulunmak üzere Tahran’ı ziyaretiyle aynı zamana denk geldi.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif 13 Nisan'da Lavrov ile düzenlediği ortak basın toplantısında, "İsrailliler, bu saldırının Viyana müzakerelerinde elimizi zayıflatacağını düşündüler ancak tam tersine pozisyonumuzu güçlendirecektir." diyerek, hükümetin ülkedeki siyasi gerginliği yatıştırmaya yönelik çabasını sürdürdü.

İran hükümetine göre sabotaj, İran’ın tüm nükleer programını alt üst edecek veya nükleer görüşmelerden çekilmeye itecek kadar sistematik değildi ancak muhafazakarlar farklı düşünüyordu.

Meclis Araştırma Merkezi Başkanı Zakani, hükümetin söylemlerinin aksine saldırıyla uranyum zenginleştirme teçhizatlarının büyük bir bölümünün yok edildiğini açıkladı.

2010'da bir suikast girişiminden yaralı kurtulan İran Meclisi Enerji Komitesi Başkanı nükleer bilimci Feridun Abbasi ise tesisin hava saldırılarında dahi zarar görmeyecek şekilde inşa edildiğini, buna karşılık patlayıcıların tesisin içerisine sokularak tesisin içerisinde patlatıldığını söyledi. Abbasi ayrıca saldırıyı "oldukça karmaşık ancak başarılı" şeklinde niteledi.

Devrim Muhafızları Ordusuna yakınlığıyla bilinen "Cevan" gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Genci, saldırıdan sonra sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, Viyana'daki nükleer görüşmelerin durdurulması çağrısında bulunurken reformist kimliğiyle bilinen gazeteci Abbas Abdi ise "İsrailliler bu görüşmelerden razı olsalardı böyle bir eylemde bulunmazlardı." ifadelerini kullandı.

Rejim yanlısı öğrenciler nükleer tesis önünde Ruhani hükümetinin "yetersizliğini" protesto etti

Son olarak 15 Nisan'da sabotaja uğrayan nükleer tesis önünde toplanan rejime bağlı yüzlerce öğrenci Cumhurbaşkanı Ruhani hükümetini dış politikada "yetersizlikle" suçlarken nükleer tesisleri denetleyen uluslararası müfettişlerin ülkeden çıkarılmasını ve müzakerelerin sona erdirilerek nükleer faaliyetlerin hızlandırılmasını istedi.

Bütün bunlarla birlikte ülkenin en büyük otoritesi İran lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Viyana'daki görüşmelerin istenilen sonuca varmaması halinde uzatılmadan kesilmesi gerektiğine dair açıklamaları da hükümetin üzerindeki baskıyı artırdı.

İran'ın attığı "keskin nükleer adımlar", nükleer anlaşmaya dönüşü zorlaştırabilir

Tüm bu baskılar üzerine Ruhani, Viyana'daki nükleer görüşmeleri durdurmadı ancak görüşmelerin belki de çıkmaza girmesine neden olabilecek keskin bir adım atarak nükleer anlaşmada 3,67 saflıkta uranyum zenginleştirme izni verilmesine rağmen uranyum zenginleştirme seviyesini yüzde 60'a kadar çıkarma talimatı verdi.

İran Atom Enerjisi Başkanı Ali Ekber Salihi, 16 Nisan'da yaptığı açıklamada uranyumu yüzde 60 saflıkta zenginleştirdiklerini duyurdu. Ruhani hükümeti, daha önce muhafazakarların uranyum zenginleştirme seviyesini yüzde 20'ye çıkarma taleplerine dahi nükleer anlaşmayı koruma ve Batı ile diplomasi kapısını açık tutabilme çabasıyla karşı çıkıyordu.

Son bir yılda eski ABD Başkanı Donald Trump'ın politikaları ve İsrail'in ardında olduğu söylenen suikast ve sabotajlar zinciri, ılımlı ve reformist kanadın Batı ile itidali önceleyen söylemlerini etkisizleştirdi.

Bunun sonucunda da hükümet, özellikle nükleer program konusunda muhafazakarların sertlik yanlısı politikalarını kabul etmek zorunda kaldı.

Natanz'daki nükleer tesise yapılan son saldırı ve ardından İran’ın uranyumu zenginleştirme seviyesini tarihinin en yüksek seviyesine çıkarma kararı, Trump döneminde ortadan kalkmanın eşiğine gelen nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılmasının kolay olmayacağı endişelerini de beraberinde getirdi.

ABD, anlaşmaya dönüş için İran'ın anlaşmayı ihlal eden adımlarını geri çekmesini isterken İran da bunun için öncelikle ABD'nin Trump döneminde getirilen tüm yaptırımları kaldırmasını istiyor.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
15
açık
Günün Anketi Tümü
Ali Koç mu? Aziz Yıldırım mı?
Ali Koç mu? Aziz Yıldırım mı?
Namaz Vakti 05 Mayıs 2024
İmsak 04:09
Güneş 05:50
Öğle 13:06
İkindi 16:58
Akşam 20:12
Yatsı 21:46
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Beşiktaş 35 54
5. Başakşehir 34 52
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 34 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 9
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. Newcastle 35 56
7. M. United 34 54
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 36 48
11. Wolves 36 46
12. Fulham 36 44
13. Brighton 34 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 34 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 34 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 34 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 34 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14