Cicero ve Marcus Aurelius açısından filozof-kral meselesi

Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler adlı eserinde anlattığı felsefeyle çelişen bir imparatorluk deneyimi olduğunu söyleyerek bizi Marcus Aurelius’un filozof yönünü sorgulamaya çağıran tarihçiler de vardır.

GÜNDEM 15.10.2021, 19:41
Cicero ve Marcus Aurelius açısından filozof-kral meselesi

DR. C. CENGİZ ÇEVİK

Platon’un Türkçede “Devlet” olarak da bilinen Politeia adlı eserinin bir yerinde (473d) Sokrates şöyle der: “Devletimizde filozoflar kral olmadıkça ya da şu anda kral ya da yönetici dediğimiz kişiler gerçek ve tam anlamıyla kendilerini felsefeye adamadıkça, politik iktidar ve felsefe aynı doğrultuda birleşmedikçe… devletteki kötü durum engellenemez.” Bu yaklaşım antik Yunan edebiyatında (örneğin bkz. Polybius 12.28) olduğu kadar Latin edebiyatında da meşhurdu. Bu yazıda antik literatüre dayanarak Romalıların Platon tarafından idealize edilen filozof-kral fikrinden ne anladığı üzerinde duracağım.

Cicero’nun MÖ 60’ın sonu ya da 59’un başlangıcında Roma’dan, kardeşi Quintus’a yazmış olduğu bir mektupta (Quint. Fr. 1.1.29) Platon’un bu yaklaşımına yaptığı göndermeden söz edebiliriz. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor ki, Cicero birçok eserinde Platon’u yüceltir. Az yukarıda bahsettiğim mektubunda da ondan “zekada ve eğitimde önder” (princeps ingeni et doctrinae) olarak bahseder ve onun filozof-kral idealini paylaşır. Bu ideale göre eğitimli ve bilge kişiler (docti ac sapientes homines) devleti yönetmeye başlarsa veya devleti yönetenler kendilerini şevkle “eğitime ve bilgeliğe” (doctrina et sapientia) verirse, devlet mutlu olacaktır. Hemen ardından Cicero yine Platon’a referansla iktidar ile bilgeliğin birleşiminin (coniunctionem… potestatis et sapientiae) toplumların esenliğini sağlayan unsur olduğunu söyler. Cicero politik konularda övüngen olmak konusunda günümüz politikacılarından geri kalmaz, hatta çoğu kere haklı olarak onları geçtiğini bile söyleyebiliriz. Nitekim bu mektubunda da Platon’un filozof-kral idealini aktardıktan sonra kendisinin consul olduğu döneme göndermede bulunarak, Roma devletinde bir dönem iktidar ile bilgeliğin bir kişide birleştiğini ima eder. Kuşkusuz, kastettiği MÖ 63’teki consul’lüğü sırasında Roma’nın aristokratik yönü ağır basan müesses nizamına karşı darbe hazırlığı içinde olan Catilina ile taraftarlarını durdurmuş, adeta darbe girişimini bastırmış olmasıdır. Böyle politik bir başarı için iktidar olanağı yetmez, bilgeliğe de ihtiyaç vardır; en nihayetinde dilimi ısırarak söylersem Cicero kendisini neredeyse Platon’un filozof-kral idealinin vücuda gelmiş örneği olarak saymaktadır.

Bu noktada belirtmek gerekir ki Cicero, salt felsefenin politik yaşamdaki gündelik sorunları ve krizleri çözmeye yetmeyeceğini düşünmektedir. Nitekim dostu Atticus’a yazdığı bir mektubunda da (Att. 2.19.1) güncel bir olay karşısında felsefî bir temele dayanan “ideal iyiye aşırı bağlı yaklaşımının” (nimium τῷ καλῷ προσπέπονθα) adeta körlük olduğunu itiraf eder. Bunun anlamı şudur: İster Platoncu, ister Eski Academiacı, ister Peripatetik, ister Stoacı olsun en nihayetinde felsefî bir görüş mutlak ve sarsılmaz bir ideale dayanır, esneme payı yoktur. Oysa güncel politik krizleri fazlasıyla gerçekçi olarak ve kimileyin adeta “dün dündür, bugün bugündür” deyip önceki tercihlerle çelişen çözümler üreterek çözmek gerekebilir. Filozof-kralın kral yönü işte bu noktada belirir ama yine de arada filozof yönüne de kulak kabartsa iyi eder, zira Hank Davis’in To Plant a Seed adlı eserinde dediği gibi politikacılar ve gazeteciler insan soyunun en iyi örnekleri değildir.

Daha sonra, imparatorluk döneminde, Platon’un söz konusu yaklaşımını Stoacı imparator Marcus Aurelius’la (MS 121-180) ilgili bir aktarımda da görürüz. Söylenene göre (Historia Augusta 4.27.7-8) “Filozoflar yönetir ya da yönetenler filozof olursa, devletler refaha kavuşur” (florere civitates, si aut philosophi imperarent aut imperantes philosopharentur) sözü dilinden düşmezmiş. Şöyle bir düşününce, tarihte filozof-kral olmaya ondan daha fazla yaklaşmış az insan bulunduğunu söyleyebiliriz. Neticede Kendime Düşünceler adlı eseri çağları aşarak günümüze ulaştı ve hâlâ en çok okunan eserler arasında yer alıyor. Örneğin Covid-19 pandemisinin tüm dünyayı en fazla sarstığı dönemde Britanya’da en çok satılan kitaplardan biriydi. (Kuşkusuz bu durum Stoa felsefesini anlatan tüm kitaplar için geçerliydi, Stoa felsefesi üzerine burada adları anılamayacak kadar çok kitap basıldı ve tartışma yürütüldü.) Çok okunmak eserin edebî kalitesine dair bir gösterge olabilir (bazen hiç olmayabiliyor!) ama elbette eserin felsefî açıdan iyi temellendirilmiş argümanlarla dolu bir içeriğe sahip olduğunu kanıtlamaya yetmez. Dahası, Marcus Aurelius’un bu sözü gerçekten dilinden düşürüp düşürmediğini bilmiyoruz, sadece aracı bir yazar böyle diyor. Başka bir yazar, Ausonius da (XII Caesaribus XVII. M. Antoninus 69-70’de) Marcus Aurelius’un “Platon’un ilkelerini imparatorluk yetkisine uyarladığını” söyler. Filozof-kral idealini büyük ölçüde Platon’a borçlu olsak bile, onun felsefî ilkelerini yönetime uyarlamanın iyi bir fikir olup olmadığı ayrı bir konudur. Nitekim Popper’ın izinden gidiyor ve açık toplum fikrinden yanaysanız, hem Platoncu ilkeler hem de filozof-kral fikriyle aranıza mesafe koyarsınız. Ayrıca Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler adlı eserinde anlattığı felsefeyle çelişen bir imparatorluk deneyimi olduğunu söyleyerek bizi Marcus Aurelius’un filozof yönünü sorgulamaya çağıran tarihçiler de vardır. Örneğin Mary Beard son dönem eserlerinden olan SPQR: Antik Roma Tarihi’nin bir yerinde “Marcus Aurelius’un bazı modern hayranları”ına seslenerek “onun Cermenlere yönelik, hâlâ Roma’nın ortasında duran anma sütunundaki savaş sahnelerinde gururla resimlenen zulmünün vahşiliği üzerinde düşünselerdi ona daha az hayranlık duyarlardı” der (Pegasus Yayınları, 2019: 402-493).

Antik felsefe literatüründe sıkça sözde filozoflara yönelik bir eleştiri olarak karşımıza çıkan teori ile pratiğin uyuşması gerektiği düşüncesi burada da önem kazanmaktadır. Filozof olarak konuşan, yazan ve düşünen ancak öyle yaşamayan veya davranmayan bir kimse filozof-kral olabilir mi? Kuşkusuz bu, teori ile pratik arasındaki ilişkiyi derinlemesine analiz etmeyi gerektiren netâmeli bir konudur. Ancak başka bazı antik kaynaklar da Marcus Aurelius’un karar alırken veya kriz çözerken kral ya da politikacı yönünün ağır bastığını ortaya koyar. Örneğin Hıristiyanlığın ilk dönemindeki önemli apolojistlerden olan Iustinus, Birinci Apologia’sının sonuna Marcus Aurelius’un Senatus’a yazdığı bir mektup eklemiştir. Bu mektubun güncelliği tartışmalıdır ama çizdiği Marcus Aurelius portresi Kendime Düşünceler’den hareketle oluşturabileceğimiz filozof-kral modeline pek uymamaktadır ya da en azından Cicero’yla ilgili söylediğimiz gibi, kriz çözen, pratik zekalı bir kral modeline daha fazla uymaktadır. Kurmaca olup olmadığı bilinmeyen bu mektuba göre, Marcus Aurelius ve yetmiş dört kohort’u barbar düşman ordusu tarafından köşeye sıkıştırılmış ve susuz kalmışlar. Buna tanıklık eden, henüz imparatorluğun aslî dinsel unsuru olmayan civardaki Hıristiyanlar, hem imparator hem de ordusu için Tanrı’larına dua etmiş, bunun sonucunda Tanrı Marcus Aurelius’un ordusu üzerine yağmur, düşman ordusunun üzerine dolu yağdırmış. Marcus Aurelius o gün işine yarayan bu ilahi silahın bir gün kendisine ve Roma’ya karşı da kullanılabileceğinden korkarak Hıristiyanlara daha iyi muamele edilmesini buyurmuş. (Bu metinle ilgili kapsamlı bir çalışma için şu esere bakılabilir: The First and Second Apologies, çev. L. W. Bernard. Paulist Press, 1997) Elbette onun bu yararcı perspektifi Stoa felsefesinin neredeyse evrenle eşitlenen tanrısallık anlayışıyla pek uyuşmaz ama Cicero’nun bile hoşuna gidebilecek bir devlet adamı ihtiyatkârlığı olarak görülebilir.

Öyle ya, Roma tarihi zor duruma düştüğünde “Romalıyım” (Romanus sum) veya “Roma vatandaşıyım” (civis Romanus sum) diyen Romalılarla doludur (örneğin Liv. 2.12), Romalı filozofları da bundan ayrı tutamayız. Onlar da önce Romalıydı, sonra filozof.

Not: Bu yazıyı okuyup düzenlememe yardım eden eşim Gamze’ye teşekkür ederim.

(BİRGÜN)

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
5
kısa süreli hafif yoğunluklu yağmur
Günün Anketi Tümü
2025/2026 Şampiyonu Kim Olur Sizce ?
Namaz Vakti 08 Aralık 2025
İmsak 06:49
Güneş 08:21
Öğle 13:10
İkindi 15:29
Akşam 17:49
Yatsı 19:16
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 15 36
2. Trabzonspor 15 34
3. Fenerbahçe 15 33
4. Göztepe 15 26
5. Samsunspor 15 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 15 19
9. Başakşehir FK 15 17
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 15 16
12. Çaykur Rizespor 15 15
13. Gençlerbirliği 15 14
14. Kasımpaşa 15 14
15. Antalyaspor 14 14
16. Eyüpspor 15 13
17. Kayserispor 15 13
18. Fatih Karagümrük 15 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Amed SK 16 32
3. Esenler Erokspor 16 31
4. Bodrum FK 15 30
5. Iğdır FK 16 28
6. Erzurumspor FK 16 26
7. Çorum FK 15 25
8. Serik Belediyespor 16 25
9. Boluspor 16 23
10. Bandırmaspor 15 23
11. Keçiörengücü 16 21
12. Van Spor FK 16 21
13. Sivasspor 16 20
14. Sakaryaspor 16 19
15. İstanbulspor 16 18
16. Manisa FK 16 16
17. Ümraniyespor 16 15
18. Sarıyer 15 14
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 16 2
Takımlar O P
1. Arsenal 15 33
2. Manchester City 15 31
3. Aston Villa 15 30
4. Crystal Palace 15 26
5. Chelsea 15 25
6. Everton 15 24
7. Brighton & Hove Albion 15 23
8. Sunderland 15 23
9. Liverpool 15 23
10. Tottenham 15 22
11. Newcastle United 15 22
12. Manchester United 14 22
13. Bournemouth 15 20
14. Brentford 15 19
15. Fulham 15 17
16. Leeds United 15 15
17. Nottingham Forest 15 15
18. West Ham United 15 13
19. Burnley 15 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 16 40
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 16 31
5. Espanyol 15 27
6. Real Betis 15 24
7. Athletic Bilbao 16 23
8. Getafe 15 20
9. Elche 15 19
10. Deportivo Alaves 15 18
11. Rayo Vallecano 15 17
12. Sevilla 15 17
13. Real Sociedad 15 16
14. Celta Vigo 14 16
15. Valencia 15 15
16. Mallorca 15 14
17. Osasuna 14 12
18. Girona 15 12
19. Real Oviedo 15 10
20. Levante 14 9