Medeniyetin Hafızası: Amida ve Diyarbakır/1
Şehirlerin bize fısıldadıklarına bakarsanız, her birinin apayrı bir ruhu, kalbi vardır. Tarihte bu şehirler kutsal metinlerden, kadim anlatılara kadar upuzun masalların, hikâyelerinin seslerini, siluetlerini üzerlerinde taşırlar. Bu şehirlere bakmasını bilirseniz, sizlere insana dair çok şey söylerler.
Bazı şehirlerin büyüklükleri taşıdıkları ihtişamdan, hikâyelerden ve kadim medeniyetlerden kaynaklanır. O nedenle bu şehirler insanı değil, insanı hatırlayan zamanı saklar. Diyarbakır da böyledir: “Zaman burada taşın rengine, toprağın sabrına, surların gölgesine sinmiştir. Her adım, geçmişin yankısını taşır; her taş, bir söz gibi konuşur.Diyarbakır, surları, mabetleri, konakları, taş evleri, birer cümle olarak tarihin en eski dillerinden bizimle söyleşmeye devam eder.
Amida Höyük: Zamanın Kalbinde Bir Hafıza Taşı
Diyarbakır’ın kadim kalbinde, surların sessiz kudretiyle çevrili, Dicle’nin kıyısına yaslanmış bir tepe yükselir: Amida Höyük. Bu yer, kentin hafızasının başladığı, taşın ilk defa dile geldiği yerdir. Dicle Nehri’nin yüzyıllardır usul usulfısıldadığı kıyıda, İçkale’nin kuzeybatısında, Saray Kapı’dan girildiğinde karşına çıkan bu höyük, insanın toprağa ilk dokunuşunun, uygarlığın ilk nabzının attığı noktadır.
Burada, M.Ö. 7000 yılına, Orta Neolitik Dönem’e dek uzanan bir yaşam izi saklıdır. Ateşin, taşın, suyun ve inancın bir araya geldiği o ilk zamanlardan bugüne kadar, Amida Höyük hiç susmamış, kesintisiz bir varlık olarak yaşamaya devam etmiştir. Her tabakası bir çağın yankısı, her taş parçası bir medeniyetin nefesidir. 9 bin yıllık bu tarihin 12 bin yıllık bir tarihsel hafızayı içinde barındırıyor olması mümkün.
İlk arkeolojik araştırmalarda, prehistorik dönemden Yeniçağ’a kadar uzanan seramik parçaları, yontma taş aletler ve yanık izleri bulunmuştur. Her biri, binlerce yılın içinden bize seslenen küçük ama derin birer tanıklık gibidir. O parçalar sadece bir zamanın değil, bir belleğin de kanıtıdır; insanoğlunun var olma, anlatma, iz bırakma isteğinin taşlaşmış biçimi.
1962 yılında yapılan kazılarda, höyüğün tepesinde Artuklu Dönemi’ne ait mozaikli bir avlu açığa çıkarılmıştır. Bu mozaik, taşın diliyle anlatılan bir şiir gibidir; renkleri solsa da anlamı kalmıştır. O taşların arasında, belki de Artuklu saraylarının gölgeleri, bilginlerin sesi, suyollarında yankılanan bir kentin rüyası gizlidir.
Bugün de aynı rüya sürmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle yürütülen kazılar, sadece toprağı değil, Diyarbakır’ın ruhunu da aralamaktadır. Her kazma darbesiyle, tarihin derin katmanlarından bir ses yükselir; ateşin külünden, taşın sabrından, suyun hafızasından bir öykü çıkar.
Amida Höyük, bu anlamda sadece bir arkeolojik alan değil, medeniyetin kalbinde atan bir hafıza taşıdır. Burada, Hurri-Mitanni’den Artuklu’ya, Roma’dan Osmanlı’ya kadar uzanan büyük bir insanlık hikâyesi katman katman birikir. Dicle’nin kıyısında yankılanan her kuş sesi, o hikâyenin yeni bir cümlesidir.
Diyarbakır’ın taş surları, bu höyüğün üzerinden yükselen kadim bilincin yankısıdır. Şehir, geçmişini unutmadan geleceğe bakan bir bilge gibi durur orada — çünkü bilir ki, belleğini koruyan şehirler asla yaşlanmazlar; sadece derinleşirler.
Şehrin tam kalbinde yükselen Amida Höyüğü, bu hatırlama eyleminin en kadim, sır dolu mekânıdır. Dünyanın sayılı belleklerinden biri olarak anılan bu yer, yalnızca bir arkeolojik alan değil, insanlığın iç dünyasına kazınmış bir bilinç merkezidir. Burada yapılan kazılar, sesimize ve kalbimize dair birçok şeyi bize hatırlatır nitelikte olacaktır.
Son zamanlarda Amida Höyüğü burada titizlikle kazı çalışmalarını yürüten Prof. Dr. İrfan Yıldız hocayla birlikte anılıyor. Yıllardır bu bilincin izini süren bir arkeolog olarak
toprakla insan arasında süregelen o kadim diyaloğun tanığıdır.Birçok sesi ilkin o duymuş olabilir, birçok nesneye ilkin o dokunmuş olabilir. İlk kez höyüğün tepe noktasına, kazı alanına çıktığımda kendimi çok özel hissetmiştim. Düşünsenize hakkında bilginiz olan tarihin başlangıç noktalarından birindesiniz.
Arkeolojik kazılar hakkında hocadan bilgi alıyoruz: Kazının her katmanı, birer sayfa gibi açıldıkça, insanoğlunun varlıkla kurduğu ilk ince diyalog gün yüzüne çıkar. Bir taş parçası, bir boncuk, bir fırın, bir heykelcik, bir mühür, bir kemik… Hepsi bir zamanlar yaşamış bir topluluğun, düşünen, inanan, üreten insanın sessiz hatırasıdır. Arkeologlar bu merak kapısından ilk giriş yapanlardır. Buluntuları okudukça yüzlerindeki merak duygusu derinleşir, çizgiler belirginleşir.
Yıldız’ın sesiyle toprak, taş ve kalıntılar adeta dile gelir; o, yalnızca bir bilim insanı değil, bir bellek arkeoloğudur.Nesnelerin dilini bilir, tarihin alfabesini… Kazdığı her katman, hem insanın varoluş arayışını hem de unutuşunu hatırlatır.
Çünkü medeniyet, hatırlama yetisiyle mümkündür —unutan toplumlar, yalnızca toprağını değil, ruhunu da kaybeder.
Amida Höyüğü, bu bakımdan dünyanın çok özel noktalarından biridir. Dicle’nin yanı başında, kocaman bir ana gibi insanlığı dizlerinde sallamıştır. Bu beşik, büyük bir medeniyetin de merkezindedir. Onca medeniyetin izleri birbirine eklenerek upuzun bir tarih şeridi haline gelmiştir.
Her medeniyetin kalbinde bir yara izi vardır; her şehir, sessizliğin altına gömülmüş bir çığlık taşıyabilir. Diyarbakır’ın merkezinde yükselen Amida Höyüğü, binlerce yılın sessizliğini katman katman taşıyan bu yaradır. Yalnızca taş değil, zamana sinmiş bir bilinçtir bu höyük;
her kazma darbesinde insanın kendi geçmişine tuttuğu bir aynadır. Öyle ki şu ana kadar; tarihin kokusunu bu höyükten alabiliyoruz:
Hurri–Mitannilerden Urartulara, Asurlulardan Medlere, Perslerden Büyük Tigran Krallığı’na,
Romalılardan Sasanilere, Bizans’tan Emevilere, Abbasilerden Mervanilere, Selçuklulardan Artuklulara, Eyyubilerden Akkoyunlulara, Safevilerden Osmanlılara dek uzanan bir uygarlık zincirinin sessiz taşıyıcısıdır Amida.Mezopotamya’nın kalbindeki bu şehi, inanılmaz derecede tarihi zenginlikler barındırmaktadır.

Her biri gelip geçmiş; ama taşlar, nesneler, beşikler, mühürlerhiç unutmamış.
2018 yılından bu yana, Prof. Dr. İrfan Yıldız’ın öncülüğünde süren kazılar, bu sessiz belleğin derinliklerine inen bir arkeolojik hafıza yolculuğudur. Arkeoloji, gizemiyle güçlü bir geleneğe, bir şarkıya sahiptir. Burada söylenen ezgilerde aslında bu kadim tarihin ayrılıkları, sevdaları, aşkları gizlidir.
Arkeologlar, yazın yakıcı sıcağına rağmen, toprağın nabzını dinlemeyi sürdürüyor.
Bu yılın kazıları, Artuklu Sarayı’nın kabul salonundayürütülüyor; yüzyıllar önce sarayda yankılanan ayak sesleri, şimdi arkeologların ellerinde yeniden biçim buluyor. Kazılar ilerledikçe, geçmişin yalnızca taşlarda değil, ateşte ve külde de konuştuğu anlaşılıyor. Toprağın üç farklı katmanında rastlanan yanık izleri, zamanın üç farklı öfkesini, üç farklı yıkımını anlatıyor.
Bu izlerden alınan numuneler, laboratuvarlarda incelendiğinde gerçek gün yüzüne çıkıyor:
Amida, M.Ö. 7 bin ile 5 bin yılları arasında üç kez yakılmışolduğunu gösteriyor. Bu nedenle Amida aslında bir Anka Kuşu; her defasında küllerinden yeniden doğmuş.
Üç yangın, üç sessizlik, üç yeniden doğuş… Belki de bu toprak, yok olmayı değil, yeniden doğmayı öğrenmiş bir beden gibidir. Her yıkımdan sonra küllerinden dirilen bir şehir,
her seferinde kendini yeniden hatırlayan bir bellek.
“Amida, bölgenin hem beyni hem kalbi,” derken Arkeologlar,yalnızca bir metafor kurmaz —
gerçeği dile getirir. Çünkü Amida’nın damarlarından hâlâ medeniyetin atardamarı akar.
1800 yıllık su kanalları, 1700 yıllık mezar odaları yeteri kadar bir tarih anlatmaktadır. Sekiz asırlık mermer parçaları da konuşur burada. Her biri farklı bir çağın diliyle ama aynı hikâyeyi fısıldar:
“Biz vardık. Unutma.”
Toprak, bazen insandan daha sabırlıdır. Yüzyıllar boyunca yangınlar, istilalar, susuzluklar gördü bu şehir; ama hiçbir zaman kendi hikâyesinden vazgeçmedi.
Zira Diyarbakır’ın taşları, İç kalenin duvarların yalnızca savunma duvarı değil; hafızanın surlarıdır.
Her taş, bir medeniyetin kelimesi; her katman, bir tarihi dönemin kalp atışıdır.
Amida’nın bu gizemli yanık tabakaları, bize yalnızca yıkımı değil, insanın direncini de anlatır.
Her alev, bir bilincin yeniden biçim almasına neden olmuş; her kül, bir belleğin yeni bir biçimle doğuşunu hazırlamıştır. Her katman kendi şarkısını fısıldayarak yeniden doğuşu anlatmaktadır.
Bugün kazı alanında toprağa dokunan arkeolog eli, belki farkında olmadan binlerce yıl öncesinin ısısını hissediyor. Çünkü bu toprak, yalnızca taş değil,
hafızanın sıcak külleridir.
Time dergisi, 2024’teki bir değerlendirmesinde Diyarbakır’ı dünyanın gezilmesi gereken yüz şehrinden biri olarak anarken, belki de bu görünmeyen derinliği sezmiştir: Görünenden çok, hatırlananın cazibesi vardır bu şehirde. Surların gölgesinde dolaşan her adım, Amida’nın kalbinde hâlâ yankılanan eski bir sesi çağırır: Bir uygarlığın külleri arasında, zamanın kendi kalbini arayan bir sesi… Bugün bu kadim gelenek dengbêjlerin sesinde duruyor, anlatılarında görünüyor. Aslında hiçbir şey kaybolmuyor, biçim değiştirerek devam ediyor…
Ferman Salmış
2025/2026 Şampiyonu Kim Olur Sizce ?
| İmsak | 06:49 | ||
| Güneş | 08:21 | ||
| Öğle | 13:10 | ||
| İkindi | 15:29 | ||
| Akşam | 17:49 | ||
| Yatsı | 19:16 |
| Takımlar | O | P |
|---|---|---|
| 1. Galatasaray | 14 | 33 |
| 2. Fenerbahçe | 14 | 32 |
| 3. Trabzonspor | 14 | 31 |
| 4. Göztepe | 14 | 26 |
| 5. Samsunspor | 14 | 25 |
| 6. Beşiktaş | 14 | 24 |
| 7. Gaziantep FK | 14 | 22 |
| 8. Kocaelispor | 14 | 18 |
| 9. Başakşehir FK | 14 | 16 |
| 10. Alanyaspor | 14 | 16 |
| 11. Konyaspor | 14 | 15 |
| 12. Çaykur Rizespor | 14 | 14 |
| 13. Antalyaspor | 14 | 14 |
| 14. Kasımpaşa | 14 | 13 |
| 15. Eyüpspor | 14 | 12 |
| 16. Kayserispor | 14 | 12 |
| 17. Gençlerbirliği | 14 | 11 |
| 18. Fatih Karagümrük | 14 | 8 |
| Takımlar | O | P |
|---|---|---|
| 1. Pendikspor | 15 | 32 |
| 2. Bodrum FK | 15 | 30 |
| 3. Amed SK | 15 | 29 |
| 4. Esenler Erokspor | 15 | 28 |
| 5. Erzurumspor FK | 15 | 26 |
| 6. Çorum FK | 15 | 25 |
| 7. Iğdır FK | 15 | 25 |
| 8. Serik Belediyespor | 15 | 25 |
| 9. Bandırmaspor | 15 | 23 |
| 10. Van Spor FK | 15 | 21 |
| 11. Boluspor | 15 | 20 |
| 12. Sivasspor | 15 | 20 |
| 13. Sakaryaspor | 15 | 19 |
| 14. Keçiörengücü | 15 | 18 |
| 15. İstanbulspor | 15 | 15 |
| 16. Ümraniyespor | 15 | 15 |
| 17. Sarıyer | 15 | 14 |
| 18. Manisa FK | 15 | 13 |
| 19. Hatayspor | 15 | 5 |
| 20. Adana Demirspor | 15 | 2 |
| Takımlar | O | P |
|---|---|---|
| 1. Arsenal | 14 | 33 |
| 2. Manchester City | 14 | 28 |
| 3. Aston Villa | 14 | 27 |
| 4. Chelsea | 14 | 24 |
| 5. Crystal Palace | 14 | 23 |
| 6. Sunderland | 14 | 23 |
| 7. Brighton & Hove Albion | 14 | 22 |
| 8. Manchester United | 14 | 22 |
| 9. Liverpool | 14 | 22 |
| 10. Everton | 14 | 21 |
| 11. Tottenham | 14 | 19 |
| 12. Newcastle United | 14 | 19 |
| 13. Brentford | 14 | 19 |
| 14. Bournemouth | 14 | 19 |
| 15. Fulham | 14 | 17 |
| 16. Nottingham Forest | 14 | 15 |
| 17. Leeds United | 14 | 14 |
| 18. West Ham United | 14 | 12 |
| 19. Burnley | 14 | 10 |
| 20. Wolverhampton | 14 | 2 |
| Takımlar | O | P |
|---|---|---|
| 1. Barcelona | 15 | 37 |
| 2. Real Madrid | 15 | 36 |
| 3. Villarreal | 14 | 32 |
| 4. Atletico Madrid | 15 | 31 |
| 5. Real Betis | 14 | 24 |
| 6. Espanyol | 14 | 24 |
| 7. Getafe | 14 | 20 |
| 8. Athletic Bilbao | 15 | 20 |
| 9. Rayo Vallecano | 14 | 17 |
| 10. Real Sociedad | 14 | 16 |
| 11. Elche | 14 | 16 |
| 12. Celta Vigo | 14 | 16 |
| 13. Sevilla | 14 | 16 |
| 14. Deportivo Alaves | 14 | 15 |
| 15. Valencia | 14 | 14 |
| 16. Mallorca | 14 | 13 |
| 17. Osasuna | 14 | 12 |
| 18. Girona | 14 | 12 |
| 19. Levante | 14 | 9 |
| 20. Real Oviedo | 14 | 9 |