Medeniyetin Hafızası: Amida ve Diyarbakır/1

Şehirlerin bize fısıldadıklarına bakarsanız, her birinin apayrı bir ruhu, kalbi vardır. Tarihte bu şehirler kutsal metinlerden, kadim anlatılara kadar upuzun masalların, hikâyelerinin seslerini, siluetlerini üzerlerinde taşırlar. Bu şehirlere bakmasını bilirseniz, sizlere insana dair çok şey söylerler.

Diyarbakır 11.11.2025, 15:35
Medeniyetin Hafızası: Amida ve Diyarbakır/1

Bazı şehirlerin büyüklükleri taşıdıkları ihtişamdan, hikâyelerden ve kadim medeniyetlerden kaynaklanır. O nedenle bu şehirler insanı değil, insanı hatırlayan zamanı saklar. Diyarbakır da böyledir: “Zaman burada taşın rengine, toprağın sabrına, surların gölgesine sinmiştir. Her adım, geçmişin yankısını taşır; her taş, bir söz gibi konuşur.Diyarbakır, surları, mabetleri, konakları, taş evleri,  birer cümle olarak tarihin en eski dillerinden bizimle söyleşmeye devam eder.

Amida Höyük: Zamanın Kalbinde Bir Hafıza Taşı

Diyarbakır’ın kadim kalbinde, surların sessiz kudretiyle çevrili, Dicle’nin kıyısına yaslanmış bir tepe yükselir: Amida Höyük. Bu yer, kentin hafızasının başladığı, taşın ilk defa dile geldiği yerdir. Dicle Nehri’nin yüzyıllardır usul usulfısıldadığı kıyıda, İçkale’nin kuzeybatısında, Saray Kapı’dan girildiğinde karşına çıkan bu höyük, insanın toprağa ilk dokunuşunun, uygarlığın ilk nabzının attığı noktadır.

Burada, M.Ö. 7000 yılına, Orta Neolitik Dönem’e dek uzanan bir yaşam izi saklıdır. Ateşin, taşın, suyun ve inancın bir araya geldiği o ilk zamanlardan bugüne kadar, Amida Höyük hiç susmamış, kesintisiz bir varlık olarak yaşamaya devam etmiştir. Her tabakası bir çağın yankısı, her taş parçası bir medeniyetin nefesidir. 9 bin yıllık bu tarihin 12 bin yıllık bir tarihsel hafızayı içinde barındırıyor olması mümkün.

İlk arkeolojik araştırmalarda, prehistorik dönemden Yeniçağ’a kadar uzanan seramik parçaları, yontma taş aletler ve yanık izleri bulunmuştur. Her biri, binlerce yılın içinden bize seslenen küçük ama derin birer tanıklık gibidir. O parçalar sadece bir zamanın değil, bir belleğin de kanıtıdır; insanoğlunun var olma, anlatma, iz bırakma isteğinin taşlaşmış biçimi.

1962 yılında yapılan kazılarda, höyüğün tepesinde Artuklu Dönemi’ne ait mozaikli bir avlu açığa çıkarılmıştır. Bu mozaik, taşın diliyle anlatılan bir şiir gibidir; renkleri solsa da anlamı kalmıştır. O taşların arasında, belki de Artuklu saraylarının gölgeleri, bilginlerin sesi, suyollarında yankılanan bir kentin rüyası gizlidir.

Bugün de aynı rüya sürmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle yürütülen kazılar, sadece toprağı değil, Diyarbakır’ın ruhunu da aralamaktadır. Her kazma darbesiyle, tarihin derin katmanlarından bir ses yükselir; ateşin külünden, taşın sabrından, suyun hafızasından bir öykü çıkar.

Amida Höyük, bu anlamda sadece bir arkeolojik alan değil, medeniyetin kalbinde atan bir hafıza taşıdır. Burada, Hurri-Mitanni’den Artuklu’ya, Roma’dan Osmanlı’ya kadar uzanan büyük bir insanlık hikâyesi katman katman birikir. Dicle’nin kıyısında yankılanan her kuş sesi, o hikâyenin yeni bir cümlesidir.

Diyarbakır’ın taş surları, bu höyüğün üzerinden yükselen kadim bilincin yankısıdır. Şehir, geçmişini unutmadan geleceğe bakan bir bilge gibi durur orada — çünkü bilir ki, belleğini koruyan şehirler asla yaşlanmazlar; sadece derinleşirler.

Şehrin tam kalbinde yükselen Amida Höyüğü, bu hatırlama eyleminin en kadim, sır dolu mekânıdır. Dünyanın sayılı belleklerinden biri olarak anılan bu yer, yalnızca bir arkeolojik alan değil, insanlığın iç dünyasına kazınmış bir bilinç merkezidir. Burada yapılan kazılar, sesimize ve kalbimize dair birçok şeyi bize hatırlatır nitelikte olacaktır.

Son zamanlarda Amida Höyüğü burada titizlikle kazı çalışmalarını yürüten Prof. Dr. İrfan Yıldız hocayla birlikte anılıyor. Yıllardır bu bilincin izini süren bir arkeolog olarak
toprakla insan arasında süregelen o kadim diyaloğun tanığıdır.Birçok sesi ilkin o duymuş olabilir, birçok nesneye ilkin o dokunmuş olabilir. İlk kez höyüğün tepe noktasına, kazı alanına çıktığımda kendimi çok özel hissetmiştim. Düşünsenize hakkında bilginiz olan tarihin başlangıç noktalarından birindesiniz. 

Arkeolojik kazılar hakkında hocadan bilgi alıyoruz: Kazının her katmanı, birer sayfa gibi açıldıkça, insanoğlunun varlıkla kurduğu ilk ince diyalog gün yüzüne çıkar. Bir taş parçası, bir boncuk, bir fırın, bir heykelcik, bir mühür, bir kemik… Hepsi bir zamanlar yaşamış bir topluluğun, düşünen, inanan, üreten insanın sessiz hatırasıdır. Arkeologlar bu merak kapısından ilk giriş yapanlardır. Buluntuları okudukça yüzlerindeki merak duygusu derinleşir, çizgiler belirginleşir.

Yıldız’ın sesiyle toprak, taş ve kalıntılar adeta dile gelir; o, yalnızca bir bilim insanı değil, bir bellek arkeoloğudur.Nesnelerin dilini bilir, tarihin alfabesini… Kazdığı her katman, hem insanın varoluş arayışını hem de unutuşunu hatırlatır.
Çünkü medeniyet, hatırlama yetisiyle mümkündür —unutan toplumlar, yalnızca toprağını değil, ruhunu da kaybeder.

Amida Höyüğü, bu bakımdan dünyanın çok özel noktalarından biridir. Dicle’nin yanı başında, kocaman bir ana gibi insanlığı dizlerinde sallamıştır. Bu beşik, büyük bir medeniyetin de merkezindedir. Onca medeniyetin izleri birbirine eklenerek upuzun bir tarih şeridi haline gelmiştir. 

Her medeniyetin kalbinde bir yara izi vardır; her şehir, sessizliğin altına gömülmüş bir çığlık taşıyabilir. Diyarbakır’ın merkezinde yükselen Amida Höyüğü, binlerce yılın sessizliğini katman katman taşıyan bu yaradır. Yalnızca taş değil, zamana sinmiş bir bilinçtir bu höyük;
her kazma darbesinde insanın kendi geçmişine tuttuğu bir aynadır. Öyle ki şu ana kadar; tarihin kokusunu bu höyükten alabiliyoruz: 

Hurri–Mitannilerden Urartulara, Asurlulardan Medlere, Perslerden Büyük Tigran Krallığı’na,
Romalılardan Sasanilere, Bizans’tan Emevilere, Abbasilerden Mervanilere, Selçuklulardan Artuklulara, Eyyubilerden Akkoyunlulara, Safevilerden Osmanlılara dek uzanan bir uygarlık zincirinin sessiz taşıyıcısıdır Amida.Mezopotamya’nın kalbindeki bu şehi, inanılmaz derecede tarihi zenginlikler barındırmaktadır.


Her biri gelip geçmiş; ama taşlar, nesneler, beşikler, mühürlerhiç unutmamış.

2018 yılından bu yana, Prof. Dr. İrfan Yıldız’ın öncülüğünde süren kazılar, bu sessiz belleğin derinliklerine inen bir arkeolojik hafıza yolculuğudur. Arkeoloji, gizemiyle güçlü bir geleneğe, bir şarkıya sahiptir. Burada söylenen ezgilerde aslında bu kadim tarihin ayrılıkları, sevdaları, aşkları gizlidir.

Arkeologlar, yazın yakıcı sıcağına rağmen, toprağın nabzını dinlemeyi sürdürüyor.
Bu yılın kazıları, Artuklu Sarayı’nın kabul salonundayürütülüyor; yüzyıllar önce sarayda yankılanan ayak sesleri, şimdi arkeologların ellerinde yeniden biçim buluyor. Kazılar ilerledikçe, geçmişin yalnızca taşlarda değil, ateşte ve külde de konuştuğu anlaşılıyor. Toprağın üç farklı katmanında rastlanan yanık izleri, zamanın üç farklı öfkesini, üç farklı yıkımını anlatıyor.
Bu izlerden alınan numuneler, laboratuvarlarda incelendiğinde gerçek gün yüzüne çıkıyor:
Amida, M.Ö. 7 bin ile 5 bin yılları arasında üç kez yakılmışolduğunu gösteriyor. Bu nedenle Amida aslında bir Anka Kuşu; her defasında küllerinden yeniden doğmuş.

Üç yangın, üç sessizlik, üç yeniden doğuş… Belki de bu toprak, yok olmayı değil, yeniden doğmayı öğrenmiş bir beden gibidir. Her yıkımdan sonra küllerinden dirilen bir şehir,
her seferinde kendini yeniden hatırlayan bir bellek.

“Amida, bölgenin hem beyni hem kalbi,” derken Arkeologlar,yalnızca bir metafor kurmaz —
gerçeği dile getirir. Çünkü Amida’nın damarlarından hâlâ medeniyetin atardamarı akar.
1800 yıllık su kanalları, 1700 yıllık mezar odaları yeteri kadar bir tarih anlatmaktadır. Sekiz asırlık mermer parçaları da konuşur burada. Her biri farklı bir çağın diliyle ama aynı hikâyeyi fısıldar:
“Biz vardık. Unutma.” 

Toprak, bazen insandan daha sabırlıdır.  Yüzyıllar boyunca yangınlar, istilalar, susuzluklar gördü bu şehir; ama hiçbir zaman kendi hikâyesinden vazgeçmedi.
Zira Diyarbakır’ın taşları, İç kalenin duvarların yalnızca savunma duvarı değil; hafızanın surlarıdır.
Her taş, bir medeniyetin kelimesi; her katman, bir tarihi dönemin kalp atışıdır.

Amida’nın bu gizemli yanık tabakaları, bize yalnızca yıkımı değil, insanın direncini de anlatır.
Her alev, bir bilincin yeniden biçim almasına neden olmuş; her kül, bir belleğin yeni bir biçimle doğuşunu hazırlamıştır. Her katman kendi şarkısını fısıldayarak yeniden doğuşu anlatmaktadır. 

Bugün kazı alanında toprağa dokunan arkeolog eli, belki farkında olmadan binlerce yıl öncesinin ısısını hissediyor. Çünkü bu toprak, yalnızca taş değil,
hafızanın sıcak külleridir.

Time dergisi, 2024’teki bir değerlendirmesinde Diyarbakır’ı dünyanın gezilmesi gereken yüz şehrinden biri olarak anarken, belki de bu görünmeyen derinliği sezmiştir: Görünenden çok, hatırlananın cazibesi vardır bu şehirde. Surların gölgesinde dolaşan her adım, Amida’nın kalbinde hâlâ yankılanan eski bir sesi çağırır: Bir uygarlığın külleri arasında, zamanın kendi kalbini arayan bir sesi… Bugün bu kadim gelenek dengbêjlerin sesinde duruyor, anlatılarında görünüyor. Aslında hiçbir şey kaybolmuyor, biçim değiştirerek devam ediyor…

Ferman Salmış 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
5
kısa süreli hafif yoğunluklu yağmur
Günün Anketi Tümü
2025/2026 Şampiyonu Kim Olur Sizce ?
Namaz Vakti 05 Aralık 2025
İmsak 06:49
Güneş 08:21
Öğle 13:10
İkindi 15:29
Akşam 17:49
Yatsı 19:16
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9