Türkiye Ekspres Haber | Son Dakika | Güncel Haberin Adresi

Gebelik şekerine dikkat!

YEREL

Özel İmperial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Filiz Tanrıkulu, gebelik şekeri konusunda uyarılarda bulunarak “Gebelik Şekeri ilk defa gebelik sırasında saptanan ve doğumdan 6 hafta sonra normale dönen şeker hastalığıdır” dedi.

Bu hastalığın toplumda görülme sıklığının yüzde 1-14 arasında değiştiğini hastalığın görülme sıklığı, etnik ve coğrafi farklılıklar bulunduğunu ifade eden Tanrıkulu, “Gebelik Şekeri ilk defa gebelik sırasında saptanan ve doğumdan 6 hafta sonra normale dönen şeker hastalığıdır. Bu hastalarda gebe kalmadan önce şeker hastalığı yoktur ve gebeliğin ilk 3 ayında kandaki şeker düzeyleri normaldir. Toplumda görülme sıklığı yüzde 1-14 arasında değişmekle beraber ,ortalama yüzde 5-7 civarında görülmektedir diyebiliriz. Hastalığın görülme sıklığında etnik ve coğrafi farklılıklar bulunmaktadır” dedi.


 

Gebelik şekeri nasıl oluşur?

Gebelik şekerinin oluşması konusunda bilgi veren Tanrıkulu, “Gebelikte fetusun gelişmesini sağlamaya yönelik olarak şeker metabolizmasında önemli değişiklikler meydana gelir. Plasentadan salgılanan hormonlar fetusa yeterince glikoz gitmesini sağlamak amacıyla insülinin kan şekerini düşürücü etkisini önler ve kan şekeri düzeyleri artar. Fakat bazen bu artış patolojik boyutlara ulaşabilir. Özellikle plasental hormonların en etkili olduğu 24. gebelik haftasından itibaren anne adayı diyabetik hale gelebilir. İlk üç ayda kan şekerleri yüksek saptanan gebelerde ise gebelik öncesi saptanamamış şeker hastalığı düşünülür” diye konuştu.


 

Gebelik şekeri için risk artışı olan gebeler

Tanrıkulu, 1. derece akrabalarda risk artışının yüksek olduğunu ifade ederek “1. derece akrabalarında (anne, baba, kardeş gibi) şeker hastalığı olanlar, gebelik öncesi fazla kilosu olan gebeler, yüksek riskli etnik grup mensubu olan gebeler, önceki gebeliğinde gebelik şekeri olan gebeler, 25 yaş üzerindeki gebeler, önceki gebeliğinde iri bebek(>4000gr) doğurmuş olan gebeler, olumsuz gebelik öyküsü (tekrarlayan düşük, fetal kayıp vb.)olan gebeler risk taşır. Gebelik şekerinde görülebilecek belirtileri ise susuzluk hissi, kilo kaybı, çok fazla yemek yeme ihtiyacı, normalinden çok daha fazla idrara çıkmak, sürekli yorgunluk hali gibi belirtiler görülebilir. Fakat çoğunlukla gebelikte şeker hastalığı kendini belirtilerle göstermeyebilir. Anne adayına uygulanacak olan tarama testi ya da tahliller aracılığı ile saptanır” ifadelerini kullandı.


 

Gebelik şekeri tarama testleri

Açlık kan şekeri kontrolü ile şeker hastalarının ancak yüzde 75'i tanınabilir olduğunu kaydeden Tanrıkulu, “Açlık kan şekeri kontrolü ile şeker hastalarının ancak yüzde 75'i tanınabilir. Bu nedenle yüksek riskli grupta ilk haftalarda şeker yükleme testi yapılması gereklidir. Yüksek risk altında olmayan gebelere ise gebeliklerinin 24-28. haftaları arasında halk arasında şeker yükleme testleri olarak bilinen şeker tarama testlerinin yapılması gerekmektedir. Test 50 gram ve gerekirse 100 gram şeker ile iki basamaklı olarak yapılabileceği gibi 75 gram şeker ile tek seferde de yapılabilmektedir. İçilen sıvıdaki şeker miktarı yaklaşık olarak üç dilim baklavanın içindeki şeker miktarına denktir ki bu miktar metabolizma tarafından hızlıca normale döndürülebilmektedir. 50 gram ile yapılan tarama testinde gıda alımından bağımsız olarak günün herhangi bir zamanında suda çözünmüş 50 gram saf glikoz içilmesinden bir saat sonra tokluk kan şekeri ölçülür. Bu testin yüksek çıktığı gebelere 100 gram tanı testi uygulanır. 8-12 saatlik bir açlık süresi sonunda açlık kan şekeri ve 100 gram glikozun içilmesinden sonra ise bir, iki ve üç saat sonra damardan kan alınarak tokluk kan şekeri ölçümü yapılır. Bu dört ölçümden iki ya da daha fazlasının yüksek çıkması durumunda gestasyonel diyabet tanısı kesinleşir. Ölçümlerden yalnızca biri patolojik çıkan anne adayları yakın takibe alınır. Bu anne adaylarında belli bir süre sonra 100 gr tanı testi tekrarlanır. 50 gram testi yüksek olan gebelerin yalnızca yüzde 15 kadarında 100 gram testi ile gebelik şekeri saptanmaktır. İki aşamalı test yerine 75 gram tanı testi yapmakta başka bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada 8-12 saatlik bir açlık süresi sonunda açlık kan şekeri ve suda çözünmüş 75 gram glikozun içilmesinden 1 ve 2 saat sonra kan alınır ve tokluk kan şekeri düzeyleri ölçülür. Tek aşamalı olması ile daha pratik olan 75 gram testinin dezavantajı ise bu test ile daha fazla gebeye gebelik şekeri tanısı konulabilmesidir. Gestasyonel diyabet gelişme riski yüksek olan anne adaylarında tanı için 50 gram tarama testi değil, direkt olarak tanı testleri yapılır. Test normal çıksa bile 32.-34. gebelik haftaları arasında tekrarlanır” şeklinde konuştu.


 

Gebelik şekerine yaklaşım ve yönetimi

Gebelik şekerine yaklaşım ve yöntemi hakkında uyarılarda bulunan Tanrıkulu, “Testlerin sonucunda gebelik şekeri tanısı alan hastalara ilk yaklaşım diyetlerinin düzenlenmesi ve egzersizdir. Hastaya uygun diyet belirlendikten sonra diyet ile birlikte açlık tokluk 1. saat ve tokluk 2. saat şeker ölçümü ile takip yapılır. Elde edilen değerler ışığında hastanın diyete uyumu veya bu diyetin hastaya uygun olup olmadığına yani yeterliliğine karar verilir. Şeker düzeyleri iyi gittiği sürece hasta diyete gebelik boyunca devam eder ve ek tedavi gerekmez. Ancak kan şeker düzeyleri istenen düzeyde seyretmezse veya bebekte bazı bulgular gelişirse (iri bebek, amniyon sıvısının fazla olması gibi) hastaya medikal tedavi (insülin) başlanabilir . Tablet şeklindeki şeker düşürücü ilaçlar gebelikte kullanılmazlar” ifadelerini kullandı.


 

Gebelik şekerinin sonuçları

Şeker düzeylerinin kontrolsüz seyretmesinin anneyi ve bebeği etkilediğini kaydeden Tanrıkulu, şunları söyledi:

“Gestasyonel diyabette şeker düzeylerinin kontrolsüz seyretmesi anneyi ve bebeği etkilediği gibi doğum zamanını ve şeklini de etkileyebilir. Kan şekerinin yüksek seyretmesi gebeliğin tüm dönemlerinde bebeğin anne karnında ani ölüm riskini artırır. Gestasyonel diyabet bebekte organ gelişiminin tamamlandığı 24. haftadan sonra ortaya çıktığı için fetal anomali riskinde artışa sebep olmaz. Fetüste oluşabilecek komplikasyonlar, Fetal makrozomi (iri fetus), Doğum travması ve omuz takılması riski ve beraberinde kemik kırıkları ve sinir felci olabilir. Doğum sonrası bebekte hipoglisemi (kan şekerinin düşmesi) Doğum sonrası sarılığın uzaması, doğum sonrası hipokalsemi, hipomagnezemi (düşük kalsiyum ve magnezyum), yenidoğan solunum problemleri, uzun dönemde (çocukluk yıllarında) ise tip 2 diyabet riski ve obezite riski artar. Annede oluşabilecek komplikasyonlar ise erken doğum riski, enfeksiyonlara yatkınlık, gebelik hipertansiyonu riski, müdahaleleli doğum veya sezaryan riskidir. Tüm bu komplikasyonlar gebelik şekeri tanısı konduktan sonra diyet ya da gerektiği durumlarda insülin kullanılarak kan şekerinin etkili bir şekilde kontrol altına alındığı durumlarda daha az sıklıkla ortaya çıkar. Bu nedenle gestasyonel diyabeti olan anne adayı tanı konduktan sonra tüm gebelik boyunca sıkı bir takipte tutulur, normal gebelikten daha fazla sayıda kontrole çağırılır ve daha fazla sayıda tetkik yapılır. Kontroller esnasında ultrason incelemesiyle bebekte irileşme, polihidramniyos (amniyos sıvısı artışı) olup olmadığı takip edilir. Fetusun iyilik hali NST dediğimiz kalp atışlarının takibi ile 30 haftadan itibaren yapılabilir. Özellikle 35.haftadan sonra nst takip sıklığında artış ve iyilik hali takibi yapılır.Anne adayının bebek hareketlerine duyarlı olması gerekir. Her bebeğin kendine özgü hareket etme alışkanlığı vardır. Anne adayı bebeğinin az oynamaya başladığını fark ettiğinde bu durumu doktoruna haber vermelidir. Gestasyonel diyabeti olan ve insülin kullanan anne adayı belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 38. hafta) hastaneye yatırılarak izlenir. Bu aşamada fetal iyilik hali testleri sıklaştırılır, kan şekerleri düzenli olarak kontrol edilmeye devam edilir ve gerekirse tekrar insülin doz ayarlaması yapılır. Gebeliğin sonuna doğru doğum şekli hakkında karar verilir.”


 

Doğumun zamanı ve şekline karar vermek

Doğumun zamanı ve şekline karar vermenin önemine işaret eden Tanrıkulu, “İri bebek ya da başka bir nedenle sezeryan gerekli değilse gestasyonel diyabetli anne adayı normal doğum yapabilir. Normal doğum yapmasına izin verilen anne adayları doğum eylemi esnasında sürekli bebek kalp atışları monitorizasyonuna tabi tutulurlar ve en ufak bir olumsuzluk bulgusunda doğum sezeryan ile gerçekleştirilir. Diyabetik anne adayının doğum yapacağı hastanenin yeni doğan ünitesinin diyabetik anne çocuğu bakımı konusunda tecrübesi olmalıdır. İnsülin kullanan gestasyonel diyabetli annelerde doğumun hemen sonrasında insülin ihtiyacı azaldığından insülin dozları tekrar ayarlanır. Çoğu zaman gebeliğin sonlanması ile kan şekeri düzeyleri normale döner ve diet ve beraberinde tedavi gerekmez. Gebeliklerinde gestasyonel diyabet tanısı konmuş annelere lohusalık bitiminde doğumdan 6 hafta sonra 75 gram glikozla OGTT (şeker yükleme testi) uygulanır. Bu test normal çıksa da annenin sonraki gebeliklerinde ya da hayatının ileriki dönemlerinde şeker hastalığına yakalanma riskinin diğer insanlara göre daha fazla olduğunu bilmesi gerekir” dedi.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.