Türkiye Ekspres Haber | Son Dakika | Güncel Haberin Adresi

Ramazan Ayı ve Oruç İbadetinin Önemi

GÜNDEM

Müslümanlar, Ramazan ayının ilk sahurunu yaparak manevi bir yolculuğa çıkıyor. Oruç, ruhsal arınma ve sabır pratiği olarak bu mübarek ayda yeniden farz kılınıyor.

Ramazan Ayı ve Oruç İbadetinin Önemi

Müslümanlar, bugün Ramazan ayının ilk sahurunu yaparak manevi bir yolculuğa çıkıyor.

Oruç, sadece bedensel açlık değil, ruhsal arınma ve sabır pratiği olarak bu mübarek ayda yeniden farz kılınıyor.

İslam’ın beş şartından biri olan oruç, hem bireysel hem de toplumsal huzur için önemli bir dönüm noktası.

Oruç İbadetinin Hikmeti

Ramazan orucu, İslam’ın beş temel ibadetinden biri olup, Müslümanlar için bir arınma ve sabır süreci olarak önemli bir yer tutuyor.

Oruç ibadeti, ilk olarak Hicretin ikinci yılında, Bedir Savaşı öncesinde Şaban ayında farz kılınmış

ve bu farz kılınan oruç, İslam toplumu için bir ibadet olmanın ötesinde, manevi bir arınma ve toplumsal dayanışma amacı taşıyor.

Oruç İbadetinin Farz Kılınması

Allah, Bakara suresi 183. ayetinde orucu "Ey iman edenler! (Kötülüklerden ve haramlardan) korunmanız için oruç tutmak,

sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı" şeklinde emretmiştir. Bu emir, orucun sadece bedensel bir açlık değil,

ruhsal bir arınma ve sabırla ilgili bir ibadet olduğunun altını çiziyor. Oruç, Müslümanlara sadece nefsani

arzularından arınma değil, aynı zamanda kötü alışkanlıklarını terk etme ve sabır gösterme fırsatı sunuyor.

Oruç Kelimesinin Anlamı

Oruç, kelime olarak " savm* " veya " sıyâm* " olarak ifade edilir ve sözlük anlamı itibarıyla kişiyi yemek, içmek, konuşmak, yürüme gibi fiziksel

eylemlerden alıkoyma anlamına gelir. Dini bir terim olarak ise oruç, müminin niyet ederek, imsak* vaktinden iftar* vaktine kadar yeme

, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmasını ifade eder. Kur'ân’da oruçla ilgili açıklamalara Meryem Suresi'nin 26. ayetinde de yer verilir.

Oruç İbadetinin Tarihçesi

İslam öncesi dönemde Mekke halkı, Peygamberimiz (s.a.v.) de dahil olmak üzere " âşûrâ* " orucu tutuyordu. Bu oruç,

Musa'nın İsrail oğullarını Firavun'un zulmünden kurtarması ile ilişkilendirilmişti. Peygamberimiz (s.a.v.) Medine'ye hicret

* ettikten sonra, Yahudilerin bu orucu tutmaya devam ettiğini görmüş ve onlardan daha faziletli olduklarını belirterek,

bu orucu tutmayı sürdürmüştür. Ancak, Ramazan orucu farz kılındıktan sonra, âşûrâ orucu, Ramazan orucunun ardından tutulan en faziletli oruç olarak kabul edilmiştir.

Hicret ve Oruç İbadetinin Farz Kılınması Süreci

Hicret, İslam’ın tarihi açısından büyük bir dönüm noktasıdır. Mekke’den Medine’ye göç, sadece coğrafi bir hareketlilik

değil, aynı zamanda İslam toplumunun inançlarını, ibadetlerini ve sosyal yapısını yeniden şekillendirdiği bir süreçtir.

Hicret, 622 yılında gerçekleşmiş olup, Peygamberimiz (s.a.v.) ve sahabelerinin zulüm ve baskılardan kaçmak amacıyla

Mekke'den Medine’ye göç etmeleriyle başlamıştır. Bu dönemde, Mekke'deki Müslümanlar, Mekke müşriklerinin zulmünden kaçarken, Medine’ye yerleşerek, burada İslam’ın temellerini atmışlardır.

Oruç, Nefsin Kötü İsteklerinden Arındırır

Ramazan orucu, Bakara Suresi 183-184. ayetleri ile farz kılınmıştır. Bu emir, Müslümanların belirli bir süre boyunca oruç tutmalarını istemektedir.

Ramazan orucunun farz kılınması, Müslümanları sadece açlık ve susuzluktan uzak tutmak değil, aynı zamanda nefsin isteklerinden,

kötü sözlerden ve olumsuz davranışlardan arındırmayı hedeflemiştir. Hicretin ikinci yılında, Bedir Savaşı öncesinde Şaban ayında farz

kılınan oruç ibadeti döneminde, İslam toplumu Medine’ye hicret etmiş ve burada oruç tutmanın, sabrın ve takva* nın artırılması amaçlanmıştır.

Ramazan ayı, Kur’an’ın indirilmeye başlandığı ay olduğu için de ayrı bir öneme sahiptir.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.